Şahin Akçap

Van evleri

Şahin Akçap

Değerli yazar Sait Ebinç’in “Gosberin Bağı” Güzel yazısı ders verici ve düşündürücüydü. Yazıyı sosyal medyada sevinçle paylaştım.
Kentin ruhunu yok eden anlamsız ve darmadağın bir kentleşmeye karşı çığlık olan yazıda, doğayla bütünleşmiş eski Van Evleri ile bugünkü sallapati, plansız yapılaşmanın doğurduğu betonlaşmanın ürünü evler şirin anılarla birlikte dile getirilmiş.
Yeşilin ve mavinin kenti Van; İran ve Irak Savaşı sonrası yaşanan mülteci akınında gerek nüfus yoğunluğu gerekse kafasına göre yapılaşma içine giren liyakatsiz yüklenicilerin bilinçsizliği yüzünden şöhretini kaybetmeye başlamıştı.
İşin içine doğal felaket büyük deprem de girince karmaşa ikiye katlandı.
En belirgin örneği Van kenti ile Van Gölü arasındaki yaklaşık yedi kilometrelik iki tarafı uzayıp giden kavak ağaçlarıyla donatılmış İskele yolunun genişletilmesi sırasında yok edilen İskele Caddesi yolunun yeşiliydi. Zümrütten bir yeşil yol olan İskele yolu hangi aklıevvelin kararıyla yok edildiği doğrusu yanıt bekleyen bir sorudur.
Ardından bir başka hata Van’ın Cumhuriyet Caddesindeki İnhisar (Tekel) Başmüdürlüğünün yüzyıllık taş binasının atıl halde bırakılması ile geldi. Şarapçıların ve madde bağımlıların sığınağına dönüşen yapıya sahip çıkılmadı. Yükselen sesler sadece yanıt bulamayan bir yankı olup kaldı.
Derken yüreği Van Sevdasıyla dolu olan Nuray Haytabaşı Hanımın turizme çok önemli araç olan Van Evi’nin kayıt ettiği yürek burkan görüntüler yansıdı sosyal medyaya. Bir utanca suçüstü yapan Nuray Hanımefendinin saptamasının ardından atıl durumda bırakılan, pejmürde ve sefalet görüntüleri yansıtan Van Evi ivedilikle düzenlenip özgün haline dönüştürüleceğine sanki tek çareymiş gibi kapısına kilit vurulması kararı çıktı.
Doğrusu burada ortaya çıkan bir kentin sahipsizliği ve yalnız bırakılışına suskun kalan Van Kültür Müdürlüğü ile Van Büyükşehir Belediyesi ve diğer belediyelere:
“Neden kentin değerlerini sahiplenmiyorsunuz?” Sorusu sormak gerek.
Seçim tantanasından hazır çıkılmışken, Van Evinin kapısındaki kilidi açmak ve şanına yaraşır düzenleme ile Van Turizmine kazandırmak gerek. Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya bu durumdan mutlaka bir görev çıkarmalıdır diye düşünüyorum.
Hazır kentin ruhundan açılmışken…
Van 100.Yıl Üniversitesi de bu konuda yetkin bir çalışma planı yaparak ve bu organizasyonun başına zaten bünyesi çalışanlarından biri olan Nuray Haytabaşı ile birlikte Van’ın değerli gazeteci ve sanatçılarından Enver Özkahraman ve İkram Kali gibi ileriyi görebilen isimleri yarı resmi yarı tüzel kimlikle göreve davet edebilir. Organizasyonun bütçesini zaten Van Evi; yerli ve yabancı ziyaretçilerin kentin ekonomisine kattığı gelirle kolayca karşılayabilecektir.
Okurlarım anımsayacaklardır… Pencere güzelleri adlı yazımda Van eski evlerinin minik balkona dönüşmüş pencere içlerindeki rengârenk saksı çiçeklerinden söz etmiştim. Van Belediyeleri halk arasında “Cam Güzelleri” Adı altında bir yarışma düzenleyerek, halen ayakta duran eski Van evlerinin tümüne birden dikkat çekebilir. Hem ülkemiz Turizm Bakanlığı hem de Unesco ya da benzeri uluslararası kültür örgütleriyle kurulacak diyalog Van Gölü canavarı şişirme haber reklâmından çok daha etkili olacaktır diye düşünüyorum.
Ve bu noktada şunu sormak isterim:
-Van’da turizm gelirinden rızkını karşılayan turizmciler ve esnaf neden daha aktif biçimde kentine sahip çıkmaz da; “Dünyada Van ahirette iman” imajının yok olması karşısında dilsiz kalır.
Soruma verilecek tüm iyi niyetli yanıtları yeni bir yazı içinde yayınlamayı görev sayacağım.

Yazarın Diğer Yazıları