Terör endişe yaratmaktır!

Geçtiğimiz gün ABD'nin Boston kentinde patlayan bomba akıllara 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleleri'ne yapılan saldırıyı getirdi. Bu saldırı elbette ki sadece Amerika halkın değil tüm dünya halklarını üzdü. Ve terör nereden gelirse gelsin, hangi ülkeye yapılırsa yapılsın insanlık adına kınandı!
Ne var ki gündemi yeni komplo teorileri işgal etmeye başladı ve akla:
"Amerika bu saldırı sonrası suçu üstlenen örgütlerin acısını nasıl çıkaracak?"
"Misilleme yapılacak mı?"
"Yeni bir işgalin öç hazırlıkları başlatılacak mı?"
"Dostum değilsen düşmanımsın politikası sürdürülecek mi?"
"Boston' da ki hain saldırı komplo teorilerinin bir parçası olabilir mi?"
Emperyalizm denen ahtapotun dünyayı sarmalına alan senaristleri şeytanın bile aklına gelemeyecek oyunları tezgâhlanıyor olabilir. Amaç bir bahanenin işgal veya saldırıya zemin hazırlanmasıysa her şey mubah sayılabiliyor. Kendi halklarını vurmak gerekiyorsa vurabiliyor sonra da:
"Görün işte bunları! Hepsi Amerika'nın düşmanları! Tek çıkar yol yok edilmeleri, ülkelerinin ele geçirilmeleri." Denilerek düğmeye basılıyor.
Gündem değiştirmek, hedef göstermek, çömezlerinin yapamıyor, beceremiyor görünmesini iç politikada kendi lehine dönüştürerek:
"Ben yaparım!" Manevrasını uygularken dev ülkeler de dış siyaseti biçimleyerek küreselleştirebiliyor.
Boston saldırısı ne yazık ki bizim net yorum yapmamızı sağlamaktan öte; endişe ve çok virajlı bir tartışmanın çemberi içine alıyor.
Yapılacak tek şey de terörü ve terörü sosyal hayatın içine daldırarak getirim amaçlayan eylemleri kınamak, protesto etmek oluyor.
Dünyayı yönetenlerin taktik ve stratejilerine yem olmamanın tek yolu dış politikayı bir satranç ustası zekâsıyla ve kıvraklığıyla takip etmektir. Yaşadığımız coğrafyanın acımasız kurallarının affetmezliğini de ülkemiz adına düşünürsek uyurken bile gözümüzün birini açık tutmayı unutmamalıyız.