Şahin Akçap

Tehlikeli göç!

Şahin Akçap

Tehlikeli göç!                                                  

 

Anadolu yüzyıllar boyunca ülkelerindeki savaşlardan, kavgalardan, doğal felaketlerden, sosyal sorunlardan kaçan insanların sığındığı bir yurt oldu.

İkinci Dünya Savaşında Nazi Almanya’sının işgalci ve yayılmacı faşist baskılarından kaçan Yahudiler… Balkan Savaşları sırasında Osmanlı’nın egemen olduğu toprakların sahipleri özgürlüklerini ilan edince soydaşlarımız, İran-Irak Savaşından kaçan peşmergeler, Sovyetler Birliğinin çözülmesiyle birlikte paramparça olan ekonominin yükünden kaçan Ruslar…

Şimdi de iç politikasından kaynaklanan ve başka ülkelerinde çomak sokmasıyla kaynayan kazana dönüşen Suriye’den kaçıp gelen Suriyeliler…

Kendi işsizi ile baş edemeyen Türkiye yanlış dış politikası yüzünden Suriyeli mültecileri de sırtındaki kamburlara ekledi.

Büyük kentlerimiz özellikle İstanbul’a akın akın gelen Suriyeli yurttaşlar yaşam mücadelesi veriyorlar.

Kimi dileniyor…

Kimi kaçak iş bularak emeğini ucuz iş gücü olarak pazarlıyor…

Kimi hiç de iç açıcı olmayan çıkmaz yollara sapıyor.

Ve anakent İstanbul bir büyük göçün karmaşasını yaşıyor.

Anadolu insanı konukseverdir. Kapısı ve sofrası her zaman Tanrı misafirlerine açıktır. Ancak Suriye’den yağan mülteci yoğunluğu ilerleyen günlerde Anadolu insanının bu değerini de kaybettirecek ve iç huzursuzluklara yol açacak. Nedeni de kulaktan kulağa yayılan:

“Mülteciler yerel seçimlerde istismar edilecek.” Söylenceleridir.

Elbette savaşsız bir bölge için mücadele edilmeli, iç sıkıntıları olan komşu ülkelere onların iradesi alınarak barış eli uzatılmalıdır. Ancak onları Büyük Ortadoğu Projesi içinde bir kobay gibi kullanmak ve hatta daha ileriye giderek kardeşleri arasında savaştırmak komşuluktan öte onlara çok büyük düşmanlık yapmak demektir. Kısacası aşlarına ekmek yerine kan doğramaktır.

Batılı yayılmacı ülkeler, Büyük Orta Doğu Projesiyle bir taşla iki kuş vurma peşindeler. Birincisi Arap Baharından etkilenmeyen Esad’ı halkıyla kanlı bıçaklı yaparak ülkesini dışa bağımlı kılmak… İkincisi de bu noktaya ulaştıktan sonra İran ve Türkiye’nin başına çorap örmek.

Sonuç olarak zarar bu coğrafyada yaşayan halkların hanesine yazılıyor. Paçayı sıyıracak halk düşmanı liderler de yabancı banka hesaplarındaki cukkalarına indirdikleri zenginlikleriyle sırra kadem basıyorlar.

Bu nedenle aklın yolu Anadolu’yu muhacirler yurduna çevirme politikalarından vazgeçmektir. Aksi barış içinde bir arada yaşama utkusunu yerle bir eder.

Yazarın Diğer Yazıları