Şahin Akçap

Tecavüzcü!

Şahin Akçap

Her gün televizyon kanallarında reklâmını izleyip, gazetelerde çarşaf çarşaf ilanlarını okuduğumuz Maslak 1453 Projesinin yüklenicisi ve işadamı Ali Ağaoğlu'nun, Tecavüzcü Coşkun benzetmesinin medya erbaplarınca bir yanılma yaşanarak habere dönüştürüldüğünü düşünüyorum. Ali Ağaoğlu gibi dev projelere imza atmış bir yüklenicinin(müteahhit) böyle bir benzetmede bulunması haberleri zinhar ki yanlış anlaşılma ürünüdür.
Haber içeriğinde Ali Ağaoğlu şunları söylemiş:
"Ormanı Hyde Park, Central Park gibi yaşam alanı yapacaktım. Ama önemli değil. Sonuçta orman orada duruyor. Alsın Bakanlık park yapsın. Benim projemi etkilemiyor. Bir maddi kaybım da olmadı. Maslak 1453 reklâmı için izin almadın diyorlar. Tecavüzcü Coşkun orda film çekerken izin mi alıyor."
Ne var ki bu üzücü haber yansımasının hemşerimiz Coşkun'a yeniden gündeme gelme fırsatının da yadsımamalıyız. Bakınız öylesine bilinçaltına yerleşmiş ki Coşkun, geçen seneler bile onu belleklerden silemiyor, medyaya devasa reklâmlar veren Ali Ağaoğlu'nun bile örnek vermesi gerektiği bir konuda ilk akla geleni oluyor.
Antalya'da Bugün'de yayınlanmak üzere gönderdiğim ancak sevgili editörümüz Erdoğan Kâhya'nın dikkatinden kaçan Şemsiye başlıklı yazımın final paragrafında İstanbul ormanlarından söz etmiş ve o ormanlara kıyanların insafsız ve affedilmeyecek insanlar olduklarını vurgulamıştım. Şemsiye yazım Van Sesi Gazetesinde yayınlandı; yarın, bugün bu köşede de yayınlanacaktır.
İstanbul'a kuşbakışı bakıldığında artık yeşilin yalnızca askeri alanlarda korunabildiğini görüyoruz. Bunların dışındaki yeşil alanlar ise giderek tükeniyor, yerine İstanbul'un geleceği kulak ardı edilerek yerleşim merkezleri konuşlandırılıyor.
İstanbul'un giderek azalan ormanlarının yok edilmesiyle ilgili iddialar arasında, Ali Ağaoğlu'nun da adı geçmişti. Ama o habercilere:
"Tek bir ağaca ve ağaç dalına zarar verdiğim kanıtlanırsa; etek giyer, Taksim meydanında dolaşırım." Demişti.
Halkımızın hayat felsefesinde ve inançlarında; yeşil ve maviye bakmanın sevap olduğu anlatılır. Ormanın korunması için:
"Yaş kesen baş keser." Örneklemeleri verilir.
Ali Ağaoğlu'nun söylemine, Tecavüzcü Coşkun sosyal olgusunun da karışması olaya sansasyonel (dalgalandırıcı) boyut katacaktır. Ve İstanbul'un azalan ormanlarının korunması için alınacak tedbir ve önlemler için de yöneticilerin dikkatini çekecektir. Elbette ki bu olaylar silsilesi yeşil kıyıcılığının acımasız boyutlarını İstanbul'dan tüm Anadolu'ya yayacaktır. 
Başta Ali Ağaoğlu olmak üzere herkes çok iyi bilmelidir ki bir yaşam karmaşasına dönüşen İstanbul ve tüm Türkiye için şunu söylememiz gerekiyor:
-Başka İstanbul yok!
-Başka Türkiye yok!
Not: İstanbul ormanlarıyla ilgili internette araştırma yaparken ilginç bir saptama ve yukarıya aldığım İstanbul Boğazı ve çevresi krokisine rastladım. Ayrıca bir yurttaşın yok olan İstanbul yeşili ile ilgili düşünceleri vardı. Onu da aktarmadan geçmek istemedim. İşte o düşünceler:
Sayın İstanbullular, 
En sonunda Belgrat ormanlarının sonuna geldik... Duyurulur, Hepimizin gözü aydın. Artık koruyacak bir şeyimiz kalmadı. Kuzeyde kömürcüler güneyde biz şehir sakinleri, doğuda Koç üniversitesi (orman yangınlarının söndürülmesi için kullanılacak olan yolun üzerine üniversite kurulur mu, kurulur kurulmaz mı? hiç ) Bir zamanlar Mecidiyeköy ve Beşiktaş'a kadar gelen koca ormanı en sonunda yok ettik. Sadece ufacık kırmızı halkanın içindeki bölümü kaldı, bu kısmı da bu hızla gidersek 10 yıl sonra yok ederiz. Ondan sonra İstanbul'da çöl olur. 
Lütfen son yeşilin korunması için elimizden geleni yapalım... Bu konudaki fikirlerinizi bekliyorum... İlk fikir benden; 
* 3. köprünün yapımının iptal edilmesi. Çünkü bu köprü Sarıyer'den geçecek ve son kalan bu yeşilliği de yok edecek onun yerine alternatif tünel projelerinin yapılması.

Yazarın Diğer Yazıları