Tam Bir beyefendiydi!
Şahin Akçap
O, Türkiye’nin beyefendi lideriydi.
Naif, olağanüstü nazik ve düşüncelere saygılı… Ama damarına basıldığı zaman da eyvallah sız.
Üniversite bitirmemiş gazetecilerdendi. Ama en değme üniversite bitirenlerden daha bilgili ve donanımlıydı. Politik yaşamına bir kalem erbabı olarak başladı. Hızla yükseldi. İsmet Paşa yerini bu enerjisi tükenmez lidere bıraktığında huzurluydu. Çünkü O Türkiye’nin Tam Bağımsızlık şiarına inananlardandı.
En korktuğu şey bölünmekti. Nifak ve hizip en güçlü siyasi bünyeleri bile paramparça edebilirdi. Bu yüzden hep birleştirici oldu.
Amerika’nın, Türkiye’nin tarım ekonomisine haşhaş üretimini engelleyerek karşı çıkmasına göğüs gerdi.
“Hiçbir ülke bizim iç ve dış politikamıza yön veremez, belirleyemez.”Dedi.
Başta İngiltere olmak üzere birçok batılı ülkenin iştahını kabartan Kıbrıs’ta, astığım astık kestiğim kestik Rum çetecilerin zulmüne son vermek için Pentagon’un bile ruhu duymadan başarılı bir askeri çıkarma ile kan ve gözyaşını dindirmeyi başardı.
Ayrı bir parti kurduğunda:
“Rezil olacak!” Diyenlerin düşüncesini boşa çıkarıp iktidar olmayı başardı.
Diplomaside mükemmel, halkının yüreğinde saygın bir isimdi.
Mavi gömleği, kasketi, gökyüzüne bıraktığı güvercinleriyle halkının Karaoğlan’ıydı.
Ve şairdi…
Bülent Ecevit’i rahmet ve saygıyla anarken, o unutulmaz güzel şiirini sunuyorum:
PÜLÜMÜRÜN YAŞSIZ KADINI
Pülümür ün bir dağ köyünde gördüm onu
Yaşını sordum bir giz gibi güldü
Kimi seksen dedi köylülerden kimi yüz
Yüzüne baktım bir giz gibi güldü
Bir asa vardı elinde
Bir solmuş kırallığın
Kadifeden harmanisi üzerinde
Bir Hititliydi o bir Selçukluydu
Bir Ermeniydi bir Kürt’tü
Bir Türk
Yaşını sordum bir giz gibi güldü
Koluma girdi bir soylu kadınca
Tozlu köy yolunda sürüyerek eteğini
Beni tek gözlü sarayına götürdü
Köy yapısı kulübesinin
Zamanı onda yitirdim ben
Yitik zamanlara onda eriştim
En soylu yoksulluğun toprak döşeli sarayında
Bir taç gibi kondu başıma Türkiyeliliğim