Şahin Akçap

Sülük

Şahin Akçap

Siyasetin gündemine artık meydanlardaki söylemlerdeki öfke dolu sözler oturmaya başladı. Ancak bazen kin dolu bir sözcüğü hakaret olsun diye sarf ederken farkına varmadan karşısındakine övgü edenlerin şaşkınlığı sağduyu sahiplerinin dikkatinden kaçmıyor.

 

Sülük, bugün sağlık alanında damar ve atardamar tıkanıklıklarında tıbbi müdahalelere destek olsun diye kullanılıyor. Tıpkı sırt ağrılarındaki yelin veya spazmın giderilmesi için atılan bardaklar gibi.

 

Yanılmıyorsam Sabah Gazetesine yansıyan bir haberde Konya ilimizde baskı makinesinde kopan parmağı dikilen işçinin yarası çabuk iyileşsin ve organı kaynasın diye sülük yapıştırılmış müdahale başarıyla sonuçlanmıştı.

 

O halde sülük hiç de hakaret içermeyen bir sözcük…

 

Bakmayın siz halk arasında:

 

“Sülük gibi kanımızı emdiler” deyimine.

 

Bir etobur olan sülükler sadece insanlardaki kirli kanı emerler ve kirli kanın atılmasında sağlık sorunu yaşayan insanlara bu işlevleriyle yarar sağlarlar.

 

Bugün birçok kentte sülük satıcıları vardır. Sıvı dolu şişelerde tutulan sülükler tıbbi girişimlerden olumlu sonuç alamayan hastalar için yine doktor önerisiyle çare olabilir.

 

Yine bir haberde Antalya’da özel bir hastanede özel çiftliklerde yetiştirilen sülüklerle tedavi yapıldığı ve hatta doğal ortamlarda üretilen sülüklerin Avrupa ülkelerine ihraç edildiğini okumuştum.

 

Yani sülükleri; yarasa, bit, pire, kene gibi değerlendirmek yanlış bilginin öfkeli bir söylemde dile getirmenin gafı olur ve aynı zamanda azarlanacak ya da hakaret edilecek kişiye gayri ihtiyarı yapılmış bir övgü yerine geçebilir.

 

Korkmamız gereken ise iki ayaklı ve gece- gündüz yaşayan, yaşarken de çalıp çırpan vicdanını kaybetmiş vampirlerdir.

 

Onları da Diyarbakırlı Şair Ahmet Arif, Adiloş Bebe Ninnisi şiirinde şöyle tarif etmişti:

 

Bunlar,

Engerekler ve çıyanlardır,
Bunlar,
Aşımıza, ekmeğimize
Göz koyanlardır,
Tanı bunları,
Tanı da büyü...

Yazarın Diğer Yazıları