Şahin Akçap

Şivan Perver ve ötekiler

Şahin Akçap

Bu ülkede kasetçilerin basılıp Şivan Perver kasetlerinin toplandığı yılları yaşadık. O Şivan ki her tülü baskı ve yıldırmaya inat soluğu Avrupa’da aldı; acıların, ağıtların sesi olmaya devam etti.

Şivan’ı ilk kez Diyarbakır’ın, Silvan İlçesinde Van Gölü Otobüslerinin mola verdiği yerde dinlemiştim. Üzeri lastikten döşeli küçük iskemlelere kurulup demli çaylarımızı yudumladığımızda küçük kahvenin hemen yanı başındaki kasetçi kasetçalara Şivan’ın kasetini sürmüş:

“Ey Fırat Fırat!” Parçasının yer aldığı türkülerini dinletmişti. Oysa hemen ileride askeri kışla vardı. Ve Şivan’ın kasetleri tezgâhtan da, el altından da olsa da yok satıyordu.

Dile kolay otuz yıldan bu yana sürgün yaşayan bir Anadolu ozanı bugünlerde Diyarbakır’da yine müthiş bir ses ve yoruma sahip İbrahim Tatlıses ile düet yapmaya davet ediliyor.

Geçmişte rahmetli Turgut Özal’da yurttaşlıktan çıkarılan Cem Karaca’yı yurdumuza getirmiş ve memleket hasretine son vermişti. Çok öncelerinin sürgünlerini de biliyoruz. Nazım Hikmet başta olmak üzere Zülfü Livaneli, Rahmi Saltuk gibi nice sanatçıya doğduğu ülke hapishane olurken, el kapıları yurt edilmişti.

Tek suçları özgürlükler için cesurca şiirler yazan veya yazdıkları şiirleri türküleyen ozanların, şairlerin halkından koparılmasının acısını çok çektik. Ancak o korkular hep süreç içinde farklı bir olguya dönüşerek korkusuzlukları getirdi.

Şivan ve İbrahim Tatlıses’in, Barzani’nin, Diyarbakır’a davet edilmesiyle bir araya getirilmesi yorumlarını incelediğimizde işin içinden farklı şeylerin çıktığını görüyoruz. Şüpheler yine ön planda. Çok sevilen iki sanatçının buluşmasının siyasi getirim çağrıştırmasına dönüştürülmesi yeni tartışmalara zemin oluşturacağını gösteriyor. Türk ve Kürt siyasi çizgilerindeki dalgalanmaların göstergesinde bu kez “Bir çuval inciri berbat etmek!”Endişesi yanıp sönmeye başlıyor.

Makyavelist (Amaca ulaşmak için yapılan her şey mubahtır) yaklaşımı güvensizlikle birleştiğinde, ortaya hiç bitmeyecek söz dalaşmalarının döküleceğinin işareti oluyor.

Sanatçıyı halkıyla ve siyasi kimliklerle bir araya getirmek güzel bir düşünce. Ancak onları figüranlaştırarak siyasi amaçlarının değirmenine su taşıttırmak barış içinde bir arada yaşamak niyetini zora sokar. Gerçek utku olan kardeşlik siyasi getirimin ayak oyunlarında güvensizliği çoğaltır.

Doğrusu hem Şivan’ın hem de İbrahim Tatlıses’in yapacakları düette Türkçe ve Kürtçe “Ey Fırat” ve “Kinem”  Türkülerini dinlemek geçmişle bugün arasındaki kardeşliğimizi ve birlikteliğimizin gönül köprülerini kadimleştirir. Her daim tek ve akılcı yolun birlik ve beraberliğimizden geçeceği kitlelere hatırlatılmış olur.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları