Şahin Akçap

Ses ve nefes

Şahin Akçap

Estonya'yı anlatan bir belgeselde ülkenin neresinde olursanız olun hafta sonlarında mutlaka Estonya'nın bayrağının törenle göndere çekildiği anlatılıyordu.

Amacı çok basit ama derinliği olabildiğince sonsuz bir eylemdi yapılan.

Bugün dünyadaki tüm özgür uluslarda bayrak törenleri Estonya'da olduğu gibi bir ezan veya çan sesi kadar kutsaldır.

Eskiden bizim ülkemizde de her hafta sonu kentlerin ya da yerleşim merkezlerinin orta yerinde bulunan meydanlardaki anıtların yanı başındaki göndere askeri veya belediye bandosunun seslendirdiği ulusal marşla bayrağımız göndere çekilirdi.

Şimdilerde sokaklardaki gürültüden midir ya da kaldırıldı mı böyle bu uygulama bilemiyorum. Bildiğim tek şey her pazartesi sabahı ile cuma akşamları okullarda bayrak töreninin halen yapıldığıdır.

Geçen gün Sözcü Gazetesinin haberinde Ankara'da devasa bir Türk Bayrağının resmi vardı. Ancak o bayrak rüzgârda, kar ve yağmurda yıpranmış, yırtılmıştı.

Yerel seçim öncesi de önemini unutan ve umursamayanlar tarafından seçim meydanlarında, miting alanlarında bayrağımızın bir minder gibi kullanılıp üzerinde oturulduğuna tanık olduk. Oysa bizim için bayrak ve sancak mübarekti. Tıpkı yere düşen bir ekmek parçasının alınıp öpülerek ayaklardan uzak bir yere konulması kadar kutsal.

İçinde ırkçılık olmayan ulusal duygular kitlelerin onuru ve yüz akını temsil eder. Bayrak da öyle...

Bazen balkonlarımıza, pencerelerimize astığımız bayrakların solduğunu, yıprandığını fark edemiyoruz. Öylesine soluk ve yıpranmış olarak tutmaya devam ediyoruz. Tıpkı Ankara semalarında unutulmuş o bayrak gibi.

Oysa bir bayrak hem nefes hem de geçmişten günümüze kadar yankılanıp sonsuza kadar sürecek sesimizdir.

Sesimizi ve nefesimizi kaybetmemeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları