Şahin Akçap

Semaver günleri

Şahin Akçap

Bizim ellerin kadınları sabahları henüz güneş doğmadan erken kalkarlar. Onun içindir ki bir isimleri de "Güneşi uyandıran kadınlar" Olarak anılır.

Hava bahara dönmüş, bahçeler ve bağlarda sefa günleri başlamışsa eğer, güneşi uyandıran kadınlar, evlerin eşiğinden başlayarak ta avlulara kadar uzanan alanları toz kalkmasın diye önce sular, daha sonra da sekavül denilen ot süpürgeyle bir güzel süpürürler. Temizlik sona erdiğinde sacdan ya da bakırdan semaverler sofra yayılacak alanın bir köşesine kondurulup tahta ve odun kıymıkları ile baca denilen demkeşin konduğu yerden tutuşturulup, içindeki suyun kaynamasını sağlarlardı.

Semaver yakmak öyle kolay iş değildir. Ön hazırlığında içindeki su zernebat ya da diğer adıyla kerhiz suyuyla doldurulur, kıymığı, kömürü önceden hazır edilir. Kıymıklar tutuştuktan sonra borudan içeri tek tük atılan odun kömürü hem semaverdeki suyun erken kaynamasına neden olur hem de kaynamış suyu sıcak tutmaya yarar.

Avlularda ve bahçelerde kaynayan semaverin suyunda demlenen çayın kokusu etrafa yayıldığında konu komşuya seslenilir.

"Seriye abla buyur gel çayım oldu!"

Yaz aylarında göl kıyısında yapılan pikniklerin demirbaşıdır semaverler.

Çullar yayılıp, kayısı ve erik ağaçları altına yerleşirken hamarat kadınlar kaş göz arasında semaverlerini tutuşturup erken çay yapma yarışına girişirler. Pikniğe gelinmeden önce semaverin olmazsa olmazı çalı çırpı ve arasına konacak çıralı kıymıkları hazır eden kadınlar yarışın en şanslıları olurlar. Semaver kaynayıp, çay demlendiğinde, otlu peynirlerin, kavut ve murtuğa tabaklarının yeşilliklerle servisi edildiğinde sesler yükselmeye başlar.

"Kız Talat abla bizim semaver kaynadı demkeşindeki demliği çay tuttu bile. Hazır edin bardakları."

"Ay bacım bizim semaverin daha cızırtısı çıkmadı. De hadi senden içelim çayları da bizimki ardından yetişir."

Semaverin yanı başında yedek su dolu bidonlar bulundurmak gerek. Semaverin suyu eksildikçe su konur ki semaverin içinden uzatılmış bacasının lehimleri yanıp zarar görmesin.

Kahvaltı faslı geçince semaverlerin ateşi söndürülmez. Suyu tamamlanıp öğle yemeğinden sonra ki zamana bırakılır.

Baharın Van Kalesi etrafındaki alanlar ile yazın Van denizinin mavi köşelerindeki Edremit, Kadembastı, İskele, Amik, Mollakasım, İşkirt ve nice güzel beldeler semaver ateşleriyle şenlenir.

Duydum ki pek horlanırmış yüksek denizin kıyıları. Çevrecilere rağmen kirletilirmiş. Yanı başında yükselen betondan yapıların atık suları akıtılırmış. Koca ve devasa bir havuza benzeyen, etrafı dağlarla kuşatılmış Van Gölünü koruyamadığımız takdirde yeşili de yok olur gider mavisi de. O her bahar gelen uzun ayaklı allı turnalar da bir daha uğrayıp gurbettekilerin selamını söylemez.

Hani deriz ya gözbebeğimiz. İşte o Van Gölü hepimizin mavi gözbebeği. Kıyısından geçerken aracımızdan attığımız çöplerle, piknik yaptıktan sonra geride bıraktığımız atıklarla, içtiğimiz içeceklerin şişelerini kıyılarında paramparça ederek can evinden vurmayalım.

Sahip çıkalım ki sonsuza kadar sürüp gitsin semaver günlerimiz.

Yazarın Diğer Yazıları