Şahin Akçap

Sanal tutsaklık

Şahin Akçap

Farkında mısınız gitgide yalnızlaşıyoruz.

 

Sadece Türkiye’nin sorunu değil bu… Tüm dünya yarattığı teknolojinin manyetik kelepçesini boynuna takmış durumda. Sizi bilmem ama ben buna sanal tutsaklık diyorum.

 

İş yerlerimizde, ofislerimizde, evimizde, sokakta ve her yerde bizi yönlendiren cep telefonları ve taşınır taşınmaz bilgisayarlarla her şeyden kopmuş durumdayız.

 

Dokunduğumuz cep telefonlarının tuşlarıyla hal hatır soruyor, dost ve arkadaşlarımızla bir zamanlar bir araya gelip kafa kafaya verip, diz dize oturduğumuz söyleşilerden hızla uzaklaşıyoruz.

 

Artık güzel günleri bile çektiğimiz fotoğraflar ya da çekilen fotoğrafları etiketleyerek, paylaşarak veya kolaycı bir yöntem olarak beğeni butonlarını tıklayarak geçiştiriyoruz.

 

Oysa teknolojinin amacı hayatı daha kolay kılmak, zoru başarmak, dostlukları çoğaltmak, mutlukluları, mutsuzlukları içtenlikle paylaşmak değildi.

 

Bir zamanlar uzak memleketlerdeki ve diyarlardaki dostlarımıza yazdığımız mektupların ve tebrik kartlarının yerini sanal bilişim ve iletişim araçları aldı. O kalıcı objelerdeki mürekkep kokusu, mürekkebin şekillendiği mektup kâğıtları da tarih oldu.

 

Teknolojinin sanal iletişim yaratıcıları giderek yabancılaşan ve yalnızlaşan dünya insanlığını doğadan ve toplumsal yaşamdan kopan bir tipi formatlamanın mı peşindeler?

 

Elbette teknolojinin yetkin kıldığı bir yaşamdır özlemimiz. Ama duyguları yok etmeden ve insanı maddeleştirmeden olmalıdır bu…

 

Ne güzel söylemişlerdi:

 

“Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül muhabbet ister kahve bahane.” Sözünü.

Yazarın Diğer Yazıları