Şahin Akçap

Pompei’den günümüze

Şahin Akçap

M.S 92 Yılında İtalya’nın Kuzey bölgesinde yer alan Vezüv Dağı harekete geçip patladıktan sonra bir liman ve kıyı kenti olan Pompei kenti küller, lavlar arasında yok olup gider.

Roma İmparatorluğunun en cafcaflı dönemlerinden biri yaşanırken tarihçiler, jeologlar ve araştırmacılar ilginç bulgulara rastlarlar.

Roma İmparatorluğunun en baskıcı ve zalim bu döneminde kölelik düzeni sürdürtmekte, Pompeii kenti adeta etrafı duvarsız bir genelevi sosyal hayatını yaşamaktadır.

1700’lerden sonra bu bölgedeki arkeolojik kalıntılar incelendiğinde çocuk yaşta eşcinsellerin ve ensest ilişkilerin olduğu da sosyal bilimciler tarafından saptanır. Küller arasından birer taşa dönüşen insanların bulunan kalıntılarında çok çirkin bir yaşamın Pompei2de hüküm sürdüğü saptanır.

Ve metafizik kuramcılar yaşanan bu devasa doğa olayının tesadüfü olmadığına Tanrı2nın bu bölgede yaşayan insanlarını cezalandırıldıklarını yorumlarlar.

Yoldan çıkan, Tanrı ve peygamberin yolundan uzaklaşan, insanın insanı kul ettiren Roma İmparatorluğunun Kuzey İtalya boyutundaki insanların bu şekilde cezalandırılmalarını Tanrı istemiştir. Tıpkı Musa’ya karşı gelen kavimler gibi… Tıpkı Lut Peygamberin yanlıştaki Lut Kavmi gibi Pompei halkı da Allah’ın gazabıyla cezalandırılmış helak edilmişlerdir.

İnsanlık tarihinde doğal felaketler karşısında yok olan toplumların tümünün öyküsü Kutsal Kitaplar da yer alır. Ve ana fikir sapmışların, yoldan çıkmışların, merhametsizlerin, zulüm edenlerin mutlaka ama mutlaka Tanrı tarafından cezalandırılacağı yazılıdır.

Diyarbakır son günlerde çekirge saldırısı altında…

Bundan bir iki hafta önce İç Anadolu’da ve Ege’de yağan ceviz iriliğindeki dolunun bu yılın meyve hasadını yok ettiği haberlerini okuduk.

Elazığ’ın hayat kaynağı Keban Barajında su kalmayınca ve Keban Gölü kuruyunca o bölgede son yıllarda göl balıkçılığıyla geçimini sağlayan Gagoşların barajın çekilen sularından geriye kalan toprakları sürüp ürün ektikleri daha dün haber oldu.

En kahredici karmaşık bir mevsimler dizisi yaşadık…

Dağların kar yüklenip, karın kışın yol vermediği Doğu Anadolu Bölgesinde bile kurak, yağışsız bir kış yaşadık.

Aylardan Mayıs ama öylesine ahım- şahım, barajları, göletleri dolduracak yağmurlar yağmadı. Toprak olağan üstü boyutta suya hasret.

Denizlerimizdeki bu yıl ki balık hasadı ideal ölçülerin çok altında kaldı.

Bunlar yaşarken ülkemiz aklıma Pompeii geldi… Hazreti Musa’nın Mısır’ı… Doğal felaketlerle içine kıran düşen o korkunç günleri düşündüm.

O zamanlara damgasını vuran ahlaksızlıklar ve yolundan sapmış insan yığınlarıydı.

Ya bugünler?

Hep birer sorular silsilesi olarak karşımıza dikilen bugünler?

Ülkemizde yaşanan sosyal çalkantılar?

Suçsuz ve günahsız olduğunu söyleyen mahpus damındaki insanlarımız?

Suriye gibi komşularımızla olan ilişkilerimizden yansıyan kanlı görüntüler?

Anayasal haklardan biri olan eylemler sırasında kıyılan gencecik, körpecik canlarımız?

Yerel seçimde bile içimize sindiremediğimiz seçim sonuçları?

Tüyü bitmemiş yetim haklarının çalındığı iddia edilen suçların birer çıbanbaşı gibi toplum vicdanını rahatsız eden acı gerçeği?

Haklıyla haksızın ayrıt edilememesi?

Suçluyla suçsuzun aynı teraziye vurulması?

Acaba diyorum…

Acaba ülkemizde yaşanan kurak kış, ansızın başlayan ve bir yıllık meyve ürününü henüz dallarlındayken vuran dolu sağanakları…

Diyarbakır’ı istila eden çekirge sürüsü, suları çekilen barajlar, göletler, yok olan ve ne yazık ki coğrafya haritalarımızdan silinip giden Tuz Gölü…

Çocuk cinayetlerinin artışı…

 Ve Kadınlara yönelik eza cefa eylemleri…

Sizce de ilahi bir işaret ve uyarı olabilir mi?

İlla bir yanardağın patlaması mı gerekir?

Ya da hala adaletli bir düzenin kurulmasına engel olanların, kaptı kaçtı vicdansızlarının, ötekileştirenlerin, toplumu gerip birbirine düşmanlaştıranların başlarına Kuran’da geçen Fil Süresinde yazılı bulunan Ebabil Kuşlarının ateşten tuğlalar ve taşlar yağdırmasını mı bekliyoruz?

Yaşananlar bizi farklı düşüncelere yönlendirmeye devam ediyor…

Yazarın Diğer Yazıları