Şahin Akçap

PİSKOPOS Makarios cehaleti

Şahin Akçap

Kıbrıs'ı kana bulayan ve kızıl papaz olarak da adı lanetle anılan PİSKOPOS Makarios bizim henüz yeni yetme yaşımızda nefret ettiğimiz ırkçı, dinci Amerikan ve İngiliz uşağı bir Rum'du.

Her gün Kıbrıs'tan gelen kanlı kıyımlar gazete ve televizyon haberlerine konu olurken Türkiye'de inanılmaz bir nefret oluşmuştu.

Öyle ki yaşımıza başımıza bakmadan PİSKOPOS Makarios'un kukla resimlerini kartonlara çizip mahalle sokaklarında dolaştırıyor sonra da çaktığımız kibrit alevleriyle yakıyorduk.

O yıllar Van'da henüz yeni çıkarılan Rahmetli Demiray Şaşıhüseyinoğlu yönetimindeki Serhat Gazetesine milli duygularla yazılar, şiirler yazıyor Kıbrıs'ta zulmedenleri kınıyordum.

Enosis büyük ideali altında kurduğu canilerle Kıbrıs'ta kıyımlar yaptırmış, Türk ve Rum kökenli Kıbrıslıları birbirlerine kanlı bıçaklı düşman etmişti.

1974 yılı Temmuz ayında CHP ve MSP Koalisyon hükümeti liderleri rahmetli Bülent Ecevit ve Necmettin Erbakan'ın ortak kararıyla:

"Ayşe tatile çıkıyor!" Parolasıyla Türk Silahlı Kuvvetleri Kıbrıs'a bir barış harekâtı düzenleyerek Enosisci PİSKOPOS Makarios önderliğindeki çeteci katillerin zulmüne son vermişti.

1974 yakın tarihimiz.

Ve ne yazık ki şimdiki genç kuşaklarımız yakın tarihimizi bile irdelemeyecek kadar tarihten kopuk, sosyal olaylardan uzaklar.

İstanbul Beylikdüzü'ndeki heykel ve rölyeflere saldırarak güya PİSKOPOS Makarios'un heykelini parçaladıklarını sanıyorlar. Oysa o anıtta PİSKOPOS Makarios dışında her kes var. Kıbrıs için canını adayanlar ve o topraklar için hayatları pahasına mücadele edenler ölümsüzleştirilmiş.

Daha dün arada bir takıldığım kahvede fanatik bir AKP'li gözlerini kocamanlaştırarak ve alaycı bir üslupla:

"Gördün mü hoca! Sizinkiler PİSKOPOS Makarios'un heykelini kondurmuşlar oraya bizimkiler de parçalamış." Derken derin bir üzüntü içinde:

-O anıt senin anladığın anlamda, tahrip eden ülkücü gençlerin algısındaki bir anıt değil. O anıt Kıbrıs Harekâtının kahramanlarının anılması üzerine konuşlandırılmış bir anıt. Derken arkadaş hala diretiyor:

"Vallahi de öyle!" Diye diretiyordu.

Bu sabah o arkadaşla karşılaştım.

Başını önüne eğdi:

"Ne bileyim öyle yazmıştı gazeteler." Dedi sadece.

O gazeteler… Yanıltan, gerçekleri saptıran o gazeteler, haber kanalları. Sırf karşı tarafa muhalefet olsun diyen… Çamur at izi kalsın diyen gazeteler yok mu? Aslında onlar bugün ülkeyi yönetenlere yarar yerine zarar veriyorlar. Gerçekleri yansıtmak yerine karartıyorlar. Kral çıplak demekten çekinerek eleştiri, özeleştiri yönetimini ayaklar altına alıyorlar.

Kahvedeki o arkadaşa dediklerimi her kese ve özellikle tüm gençlere söylemek isterim ki:

-Ön yargılı olmayınız. Tarihi okuyup incelemekten korkmayınız. Dününü bilmeyen bugününü biçimleyemez, yarına dönük umutlarını gerçekleştiremez. Atın aklınızdan ve yüreğinizden PİSKOPOS Makarios ruhunu. Araştırmacı olun. Hayati konularda şüpheci olun ki somut gerçeği bilin.

Yazarın Diğer Yazıları