Şahin Akçap

Önce pencerenin camını görmek!

Şahin Akçap

Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu’nun Danıştay’ın Kuruluş Yıldönümündeki konuşması sırasında yaşananların artçı şokları devam ediyor.

Öfkelendiren konuşmasında Allah selamını söyle iletmişti:

“Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Âlinize ve buradaki muhterem heyete iletmek üzere, üzerimde bir selam borcu var. Van'da konteynır kentte yaşamaya devam eden kiracıların selamı. Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet, yurttaşın barınma ihtiyacını gidermek zorundadır. Deprem, kiracı-mal sahibi ayrımı yapmadan binaları yıkıp insanlarımızı öldürmüş, deprem konutları ise öncelikli olarak mal sahiplerine ve yalnızca bir kısım kiracıya ise kurayla tahsis edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti bu insanlarımızın mağduriyetini giderebilecek kudrete kuşkusuz sahiptir. Basit bir yönetmelik değişikliğiyle bile çözüm bulunabileceğini düşündüğümüz bu sorunun kısa sürede giderilmesini dileyerek bu selamı sizlere iletiyorum”

Bu söylemi sözcük sözcük ve noktası, virgülüne kadar inceleyince şaşırmamak elde değil.

Tek bir saygısızlık ve hakaret yok.

Bu ülkenin hukuktaki saygın liderlerinden biri olan Feyzioğlu da konuşmasının tartışmalı geçen son bölümünde de saygısızlık yapmadığının altını çizdi.

Eğri oturup doğru konuşursak…

Dünyanın dört bir yanından yağan yardımlar ve devletin var olan gücü gerçekten de bir yılı aşkın sürede özverili bir çalışmayla Van’ın güney ve kuzey yerleşim bölgelerinde kısa sürede depremden yara almış insanların başını sokacakları konutlar yapılmasına olanak sağladı. Sosyal devlet bir doğal facianın yaralarına mehlem olmayı başardı. Ancak gözden kaçan küçük ayrıntılar bir avuç olsa da ev sahibi olmayan kiracı konumundaki, başvurularda beceri göstermeyen insanları kentin konteynırlarında unutulur kıldı. Bu sorunu yaşayanlar yalnız kaldı, seslerini duyurmalarına olanak bulamadılar. Ya da içlerinde olayı suiistimal edenler yüzünden haklı başvurularda bulunamadılar veya başarısız girişimler sonucunda yanıt bulamadılar.

Sayın Feyzioğlu bütün bu yaşananlar arasında Van gezilerinde bu insanları fark etti. Onları dinledi. Ankara ziyaretlerinde onlarla ilgilendi. Ve dileklerini bir selam olarak Cumhurbaşkanının da hazır bulunduğu Danıştay’ın kuruluş yıldönümünde ülkemizi yönetenlere iletti.

Van’a depremden sonra konut yapmadınız mı dedi?

Depremzedeyi yalnız bıraktınız mı dedi?

Hayır!

Tam aksine çok yapıcı bir konuşmayla var olan sorunu sundu.

Sadece sosyal devletin kiracı ile ev sahibi olanı insanımızı ayıramayacağını hatırlattı.

Bu insani hatırlatmasının karşılığında söylenecek tek şey olmalıydı:

“Van’a olağanüstü bir çalışma sergilenerek binlerce deprem konutu yapıldı. Elbette kiracılar da, sesini duyurmaktan aciz olanlara da devlet gücünü gösterecek ve onlara başlarını sokacağı geri ödeme kolaylığı olan konutlar sağlayacak.”

Siz devlet olarak konteynırlarda yaşayanlara acıları azalsın diye maaş bile bağlayıp her türlü gıda ve giysi yardımı yapsanız bile, onlar karşılarındaki dev gibi yükselen deprem konutlarından yararlanamadıkları için ikinci sınıf insan olarak kendilerini hissetmeye devam edeceklerdir. Bunu anlatmaya çalışan Türkiye Barolar Birliği Başkanına ateş püskürtmek ve onu yermek büyük bir haksızlık olmaz mı?

Dileğimiz hazır gündeme düşmüşken Van’da henüz konteynırlarda sırf ev sahibi değil diye kalmaya devam eden hemşerilerimizin devletin şefkatli eli tarafından konut sahibi yapılmasıdır.

Unutmamalıyız…

Anayasa insanlarımızı ev sahibi ya da kiracı diye ayırmıyor… Tümünü birden kucaklıyor.

İnşallah bu tartışma, yalnız bırakılma psikolojisi yaşayan hemşerilerimize başlarını sokacakları ev olarak döner.

Bir Vanlı olarak hemşerilerimin sorunlarını çağdaş bir üslup ve yapıcı eleştiriyle dile getiren Sayın Feyzioğlu’na ve deprem sonrası onları mağdur bırakmayan çok kısa bir sürede konut yaparak acılarını azaltan bölgenin inşaat sektörüne ve onları koordine eden fedakâr yöneticilere teşekkür ederim.

Keşke tüm kavgalar:

“Ben yaptım!” İle

“Daha iyi yap!” Çekişmeleri içinde olsa da vatandaşımız hizmet alma mutluluğu yaşamaya devam etse…

Yazarın Diğer Yazıları