Şahin Akçap

Nihai zaferin 94. Yıldönümünü kutlarken!

Şahin Akçap

26 Ağustos 1922 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kararıyla büyük taarruz başlatılmış, 30 Ağustos'ta Anadolu'yu baştanbaşa kuşatan düşman orduları püskürtülmüş ve Kurtuluş Savaşı zaferle taçlandırılmıştı.

Kimileri 30 Ağustos'u yalnızca askerin bayramı olarak adlandırır. Bu çok yanlış bir yorumdur. 30 Ağustos tıpkı tüm bayramlar gibi halkın bayramıdır. Türk Ordusunu oluşturan da elbette ki milletin evlatlarıdır.

Kurtuluş Savaşı sona erdiğinde annesi Zübeyde Hanım yüreğinden geçenleri oğluna anlatır ve özetle:

"Selanik'te alınamaz mı?" Diye sorar.

İzmir'in benzeri olarak Selanik'te doğup büyümüş Mustafa Kemal Atatürk gözlerini ayakuçlarına indirerek ve mahzun bir sesle:

"Savaşı sona erdirdik. Savaş anlatılamayacak kadar acı ve korkunç bir şey. Selanik gönlümüzde kalsın anne." Yanıtını verir.

Çağının deha komutanı olmasından öte Mustafa Kemal insani değerleri evrensel anlamda yorumlayabilen bir yüreğin sahibiydi. 94 yıl önce kazanılan zaferi yeni savaşlara dönüştürmedi. Cehalet ve yoksullukla, yanmış, yakılmış bir yurdu yeniden ayağa kaldırmak için çalıştı, çabaladı. Bunu yaparken de "Yurtta barış, cihanda barış!" İlkesine sımsıkı sarıldı. Türkiye sınırlarını çepeçevre kuşatan komşu ülkelerle dostane ilişkiler kurdu. Emperyalist ülkelerle olası işgal ve entrikalar için ilişkilerde mesafe koydu. Küçük çıkarların ve hesapların adamı olmadı. Ülkesinin ve kendi saygınlığının üzerine planlar yapmadı. Ve bu yüzden mazlum ulusların meşalesi olurken, en korkutucu ülkelerin liderlerinin ciddi biçimde saygı ve hayranlığını kazandı. Hiçbir işini oldu bittiye getirmedi.

İçinde olduğumuz bu hafta 30 Ağustos Zafer Bayramının 94.Yıldönümünü kutlarken, ülkemizi de yakından ilgilendiren Ortadoğu'yu ele geçirme planları içinde çok uluslu devletlerin Suriye'ye askeri müdahale olasılığı çok yüksek görünüyor. Savaş çığırtkanları görevlerini yerine getirdi. Suriye'ye saldırı için geriye sayım başladı.

30 Ağustos Zafer Bayramını kutlarken ülkemizi yönetenlerin Atatürk'ün dış politikamızdaki başarılarını bir daha gözden geçirmeleri gerekiyor.

Hiçbir güçlü ülkenin güdümünde hareket etmeyen ve onların dümen suyuna girmeyen Mustafa Kemal Atatürk'ün askeri ve siyasi hayatı onların stratejilerine ışık tutup, yol göstericileri olacaktır.

Bugün ülkemizin dış politikasında Atatürk'ün dış politikasının devreye konulması hayati ve somut bir gerçeğe dönüşmüştür. Aksi takdirde Ortadoğu'da fitili ateşlenmiş bir cehennemin içine çekilebiliriz…

---------------------------------------------------------------------------

Not:Bu okuduğunuz yazı 2013 yılında yazdığım yayınlanmış bir yazım. O tarihte 91.Yıl dönümünü kutlamıştık Zafer Bayramının...

Yazı içeriğinde değiştirdiğim tek şey 91 yıl dönümünün 94 yıl dönümü olması...

Son paragrafta verdiğim mesaj hala aynı ciddiyetini koruyor.

 

Eğilmeyen Adam VEDAT TÜRKALİ

"Bir Gün Tek Başına" Romanıyla tanıdığımız Edebiyat Dünyamızın çınarı Vedat Türkali hakka yürüdü.

Yazın dünyasının eğilmeyen, bükülmeyen, satın alınamayan dev yazarlarındandı.

Her halkçı, yurtsever yazar gibi acılardan ve sıkıntılardan geçti... Kara düzenlerin baronlarının hedefi oldu… Ancak asla eğilmedi, bükülmedi, yüreğinin sesi kalemini satmadı. Hayatı boyunca barış sözcüğünü dudağından, kaleminden eksik etmedi. Geçtiğimiz yıl tek başına barış için sokağa çıkan adam olarak gündemi işgal etti, akan kardeş kanına dikkat çekti.

O'nun için ezilen ulusun halkı kadar ezen ulusunda mutsuz olduğunu vurguladı.

1974 Milliyet Gazetesi roman yarışmasında birincilik ödülünü, 1976'da Orhan Kemal Roman armağanını kazandı. 2016 yılında da Beyaz Martı Edebiyat Onur Ödülüne layık görüldü.

Yazarın 97 yılına sığan yapıtları; Bir Gün Tek Başına, Mavi Karanlık, Tek Kişilik Ölüm, Güven, Yeşilçam Dedikleri Türkiye, Kayıp Romanlar, Yalancı Tanıklar Kahvesi, Bitti Bitti Bitmedi edebiyat dünyamızdaki saygın yerini aldı.

1965 yılında Karanlıkta Uyananlar film senaryosuyla Altın Portakal En İyi Film Senaryosu Ödülünü kazandı.

Koca çınarın dalları arasında yetişen Yönetmen Barış Pirhasan ve Sanatçı Deniz Türkali'nin babasıdır.

Barış, kardeşlik için hep:

"Kazanacağız, çünkü başka şansımız yok!" Demeye devam etti.

1919 Samsun Doğumlu eğilmeyen adam Vedat Türkali'yi saygı ve rahmetle anıyorum.

Yazarın Diğer Yazıları