Şahin Akçap

'Minnettarız!'

Şahin Akçap

Bugünkü yazı başlığımı saygıdeğer bir hanımefendinin kara mizahı içeren serzenişleri belirledi.
Çarşamba pazarındaki pazarcıların tezgâhlarında enginar arayışı içindeyken, arkamdan seslenen hanımefendiye döndüm:
"Merhaba hocam." Dedi.
Merhabalaştık.
"Yazılarınızı takip ediyorum. Çok farklı konularda düşüncelerinizi okuyorum. Yazdıklarınıza katıldığım, katılmadığım da var ama hah tamam bende böyle düşünmüştüm dediklerimde. Kemal Burkay'ın TV sohbetinden kesitler aktardığınız yazınız ve Van Hak Par İl Başkanının açıklamalarını da okudum. Şimdi anlatacaklarımı da lütfen yazarsanız sevinirim." Diye gülümsedi.
Orta yaşın üzerindeki hanımefendiye ilgisinden dolayı teşekkür ettim.
-Elbette yazarım. Her düşünce saygıdeğerdir. Düşüncelerimizi açığa vurmalıyız ki ortaya sağlıklı bir sentez çıksın. Yanıtı verdim.
Nisan yağmurlarının ardından giderek ısınan ve gölge aratan güneşten kurtulup mevsim meyvelerini satan pazarcının arkasındaki gölgeliğe sığındık.
"Lütfen noktasına virgülüne kadar yazınız. Hani terör örgütü ülkemizi terk ediyor ya. Bir önerim var. Onların çekileceği noktaya biz hanımefendiler ve beyefendiler bayramlık giysilerimizi giyerek gidip bekleyelim. Ellerimize çiçekler alalım. Ve onlar giderlerken el sallayıp hep bir ağızdan size minnettarız diye haykıralım."
Şaşkınlığımı fark edince:
"Bakınız hocam, söyleyeceklerimi yazmanızı rica ediyorum. Onca yazınızı okudum. Anlatacaklarımı eğer büker veya kendinizce yorumlarsanız hakkımı helal etmem." Diye duraksadı sonra devam etti:
"Biz el sallayıp onlara güle güle derken minnettarlığımızın nedenini de söyleyelim. Örneğin onlar oğullarımızı şehit ettiler. Bugün her ilden ve hatta her kasabadan şehitler verdik. Derken bu kan dursun diye süreç başlatıldı. Sürecin içine şehit aileleri de alındı. Şehit ailelerine barış sürecinin engellenmemesi için devlet tarafından maaş bağlanıldı hatta ev bark bile verildi. Şehit aileleri içindeki aile bireylerinden işsiz olanlara iş sağlandı. Yani dağlardan ovaya indirilip çekilenler olmasaydı devlet bunları düşünecek miydi, düşünmeyecek miydi? Barış sürecine kadar bu jestler düşünülmemişti. Yani diyeceğim o ki ne akil adamlar, ne de devlet politikaları sözü edilen süreci hazırlayamadı. Süreci hazırlayan; terör, kan ve şiddet oldu. Yani konuşan silahlar gelinen noktayı belirledi."
Başımı öne eğmiş hanımefendiyi sessizce dinelemeye devam ederken bir ara sustu. Sonra tekrar söze koyuldu:
"Sizin Anadolu Kardeşliği olarak adlandırdığınız umut dilerim bir gün gerçekleşir. Ancak siyasi planları bağımsız olmayan ülkelerde yani tam bağımsız olmayan ülkelerde bir yazınızda 'gerçek baharlar yalancı bahara dönüşebilir' vurgulamanız gerçekleşir."
Tam bu noktada hanımefendiye sordum:
-Yani barış için hala bir umut yok mu?
"Barış için tek umut silahların bırakılmasıydı."
-Ya akil insanlar organizasyonu?
"0 organizasyon tek yanlı… İçine toplumsal hayatın tüm değerleri yok. Yine bir yazınızda; Yaşar Kemal'den, Zülfü Livaneli'den, Kemal Burkay'dan söz etmiştiniz. Onlar neden yok?"
-Ailenizden bu adı kirli olarak konmuş savaşta hayatını yitiren veya yaralanan var mı? Yani şehidiniz, gaziniz var mı?
"Hayır yok. Ancak her şehidi her gaziyi kendi evladım gibi düşündüm. İki  kız evladı olan bir anne olarak onlar için gözyaşı döktüm, yas tuttum."
-Bana adınızı söyler misiniz? Bu yazıya gelecek yorumlar için iletişim kuracağım telefon veya e posta adresiniz verir misiniz?
"Sizde saklı kalmak koşuluyla verebilirim. Anlattıklarım yazınız da söz verdiğiniz gibi yalın biçimde yayınlanırsa teşekkür için sizin e postanıza yazacağım."
-Ne iş yapıyorsunuz? Duyarlılığınız için bu sorum. Dilerseniz yanıt vermeyebilirisiniz hanımefendi.
"Emekli memurum."
Sıcak bir Nisan günü bir pazaryerinde okurum olan hanımefendiye söz verdiğim gibi anlattıklarını anımsayabildiğimce aynen okurlarımla paylaşıyorum.
Elbette bu ülkede acıyı ve mutluluğu bir arada yaşayan insanlar düşüncelerini özgürce söyleyebilmeli, yazabilmeli ki ülkemizin alacakaranlıkları taze tap teze sabahlara erişebilsin.
Gerçek barış ve Anadolu Kardeşliği özgür insanların sayılarının çoğalmasıyla, seslerini duyurabilmeleriyle gerçekleşir. 
Pazaryerinde düşünce ve duygularını benimle paylaşan hanımefendiye teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. Dilerim hepimizin sevinçlerinin ve mutluluklarının çoğaldığı günler yakın olur.

Yazarın Diğer Yazıları