Şahin Akçap

Mezar taşlarını koyun mu sandın?

Şahin Akçap

Tarihi mezar taşlarını okumak için Osmanlıca öğretilmesi son Milli Eğitim Şurasının

Raporlarına yansıyınca kızılca kıymet koptu.

 

Hani hep diyorum ya gündemi kendi inisiyatifinde yönlendirenler en küçük bir kıvılcımdan ateş yakmayı pekiyi beceriyorlar. Türkiye’nin temel sorunlarından biriymiş gibi şimdi de Osmanlıca öğrenmek ve öğretmek için önüne gelen atıp tutmaya başladı.

 

Elbette tarihin belleğindeki en önemli izlerden biri geçmişten bugüne ışık tutacak tarihi kalıntılardır. Mezar taşlarını da bu objeler içinde değerlendirebilirsiniz. Ama sırf bunun için Osmanlıca öğrenmek ve öğretmeyi karmaşalar içindeki eğitimin öncelikli işi olarak sayarsanız; sizi gündemi değiştiren, lâfebeliği ile kafaları karıştıran biri olarak değerlendirenlerin sayısı hızla artar.

 

Sosyal bilimciler zaten tarihin iz düşümünden hareketle dünü ve bugünü değerlendirmiş, değerlendirmeleri de ciltler dolusu kitaplara kayıt edilmiştir. Bu konuda en akılcı ve temel değerleri çok iyi gözetmiş Mustafa Kemal Atatürk, Türk Dil Kurumunun yanı sıra Tarih Kurumunun kurulmasını sağlamış, yapılan titiz çalışmalar sonucu dünden bugüne tarihsel köprülerin kurulmasını sağlamıştır.

 

Dünü unutan, bugünü hakkıyla yaşayamaz ve yarını kuramaz… Dünle bugün arasındaki zamanın adı tarih ve ışığının vuracağı gelecek de yarındır…

 

Felsefe ve Mantık derslerini ortaokuldan kaldıran mantığın sırf söz ola beri gele diyerek Osmanlıca eğitimle ilgili kolları sıvaması elbette ki toplumsal kültür üzerinde söz sahibi olanları konunun üzerine çekecek ve ucu bucağı olmayan tartışmaların doğmasına neden olacaktır.

 

Oldu da…

 

Eğitimin içinden bireyin düşünme ve yorumlama, dünyaya bakış açısını olgunlaştırmaya yönelik Felsefe gibi dersler için kafa yorulacağına, Osmanlıca öğrenilsin ekseninde hareket edilmesi kafalardaki tek tip insan yetiştirme kuşkusunu somutlaştırmaktan öteye geçmez.

 

Mezar taşlarının dili bugün tarih bilimcilerinin çalışma yöntemleri içinde zaten vardır. Van Gölü’nün kuzeyindeki şirin Ahlat beldesinde sayısız mezar taşları üzerinde merhumların ölüm tarihleri, isimleri yazılıdır. Ve her mevtanın mezar taşında er ya da hatun kişinin adından sonra fatiha okunması dileği vardır.

 

Müslümanların Amerika’yı keşfiyle başlayan ve bugün mezar taşları üzerinde yoğunlaşan demagojinin tek amacı yüzlerce odalı ve ederi biner lira olan su bardakları üzerinde yoğunlaşan israf söylemlerinin üzerine sünger çekilme çabalarıdır.

 

Mezar taşları denilince aklıma hep Drama Köprüsü türküsü gelir.

 

O türkünün en etkileyici mısraları şöyledir:

 

“Mezar taşlarını koyun mu sandın Hasan?

Adam öldürmeyi oyun mu sandın Hasan?”

 

Acaba diyorum bizden sonra gelen kuşaklar Osmanlıcayı hatmettikten sonra mezar taşlarına Türkçe yazılan ve sadece doğum tarihi olan yazıları okurken ölüm tarihinin olmayışı için neler düşünecekler.

 

Gezi parkı olayları sırasında can veren Abdullah Cömert, Ethem Sarısülük, Mehmet Ayvalıtaş, İrfan Tuna, Ali İhsan Korkmaz, Berkin Elvan ve diğerleri için kafa yoracaklar mı?

 

Doğum tarihi olan ama ölüm tarihi üzerinde sonsuzluk işaretine olan mezar taşlarına bir mana verecekler mi?

 

Bakın işte…

 

Dünyanın en büyük hatipi olsanız da, tüm demagoglar etrafınızda pervane olsa da suni gündemler yaratarak yaşanan acıların, yapılan yanlışlıkların üzerini mezar taşları ile öremiyorsunuz?

 

Yazık oluyor!

 

Ülkemizde çığ gibi büyüyen sorunlar varken; bir kaşık suda fırtına koparıp, havanda su dövmeye devam etmemiz yüzünden ortaya çıkan kayıp zaman için çok ama çok yazık oluyor…

Yazarın Diğer Yazıları