Şahin Akçap

Mavi yazma

Şahin Akçap

 Devasa körüklü bir otobüsün içindeyim. İçi tıklım tıklım yolcu dolu... En arkasında oturuyorum otobüsün. Arada bir açılıp kapanıyor otomatik kapısı. Sıkışıp kalıyorum. Nefes nefesiyim... Kapı bir açılıp bir kapanıyor. Hani hız kesse otobüs, kendimi dışarı atacağım. Bir el uzanıyor kalabalığın arasından. Uzanıp tutuyorum o eli. Çekip alıyor bir çırpıda. Kaldırıp başımı elin sahibine bakıyorum. Annem! Anamı görüyorum… Anamı… Güler anamı!

 

Uyanıyorum. Gece çoktan yarılanmış. Bir bardak su içip hayra yoruyorum rüyamı.

 

Ve sabah…

 

Uyanıyorum… Rüya bir film şeridi gibi geçiyor gözlerimin önünden.

 

Mutfakta bir tatil sabahı kahvaltısı hazırlarken radyoyu açıyorum. Türküler var programda. Bedri Ayseli söylüyor o sıra… Bir Diyarbakır türküsü:

 

“Mavi yazma bağlama anam.” Diyor. Biraz daha açıyorum radyonun sesini.

 

 


Ağlama yar ağlama anam
Mavi yazma bağlama
Mavi yazma tez solar anam
Ciğerimi dağlama

Elma da al olaydın
Selvi de dal olaydın
Bana göre yar mı yok
İstedim sen olaydın

Elma al olanda gel
Ayva nar olanda gel
Hasta düştüm gelmedin bari can verim de gel

 

Bir rüya… Ve sabahın taze başlangıcında bir türkü… Gurbette böyle birbirine zincirlenmiş iki olayı hayra yormaktan gayri ne gelir ki elden.

 

Özlediğimi çok özlediğimi anlıyorum her ziyareti sonrası giderken geride mavi boncuklu leçeğini unutmayalım diye bırakan anacığımı.

 

Çantamda gidiş dönüşü açık uçak biletimi arayıp buluyorum.

 

Bu yıl gidemediğim için iade süresi geçmiş uçak biletini anamın o hep gülen yüzündeki yanağını öpercesine öpüyorum.

 

Dışarıda mavi bir gökyüzü…

 

Oysa içimde kış fırtınalarının dinmek bilmeyen sağanağı…

 

Mavinin içinde bulutlara tutsak yüreğimde şimşekler çakıyor. Kimseler görmesin diye sessiz bir köşeyi seçip yanaklarımı ıslatıyorum gözyaşlarımla.

 

Kim bilir…

 

Gecikmiş vaktin son deminde bir büyük hüzünle yüzleşiyorum.

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları