Şahin Akçap

Masum değiliz

Şahin Akçap

Hep sığınırız o sonunda soru işareti olan sözcükler dizilimine:

"Ben ne yapabilirim ki?"

Sonrada teslimiyetin ön yargısı olduğunu biliriz de kaçarız:

"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın." Atasözünün arkasına.

Ve başlar hayatlarımızda görünmez çelikten halkaları zincirlerin. Hapsoluruz korkuya, bireyciliğin yalnızlaştıran, köleliğe iten kuyularına.

İçimizden tüm bunlara karşı tavır alanlar vuruldukça efendilerin acımasız kurşunuyla, teslim edildikçe egemenlerin geçit vermez gibi görünen zindanlarına, susarız.

"Bak hayatını çalan bunlar, bunlardır seni yoksulluğa ve sefalete teslim edenler." Diyenleri duymazdan geliriz.

"Tek sözün seçme iradense emeğin ve alın terinin dostları seçeneğin olmalı." Uyarıları bir kulağımızdan girip ötekisinden çıkar tınmayız.

En değer verdiklerimizi kullanırlar hayâsızca. Dinimizi, mezhebimizi, köklerimizi, yaşam biçimimizi politik çıkarlarının harcına katarlar ve örmeye devam ederler etrafımızdaki mahkûm eden duvarları.

"Ama biz masumuz onlar değil." Kaçamağına sığınırız.

Unuturuz özgürlük kavramını, bireyin toplumsallığı yaratan müthiş ve karşı koyulmaz güç olduğunu. İnandıramayız kendimizi tüm namussuzların birer kâğıttan kaplan olduğu gerçeğine. İşte burada başlar masum olmadığımız…

Çünkü şeytanla işbirliği yapmışızdır. Çünkü haksızlığa karşı üç maymunu oynamanın bizi koruyacağına inandırmışızdır kendimizi.

Kara ve lekeli bir hayatı görmezden gelmek, sömürülmeye ve kul edilmeye kader demek, benden sonrası tufan hafiliğiyle yaşamak yerine erdemliliği seçmek, özgürlüğe inanmak, bir elin nesi, iki elin sesi var kavramının örgütlenme olduğu bilincini kavramak zorundayız.

Eğer hırsızlar düzenine, ölümler yaratan planların yapıcılarına baş kaldıranların içinde değilseniz ve susuyorsanız o halde masum değilsiniz.

"Ben ne yapabilirim." Demek kaçmak demektir. Korkmak demektir kalleş, şarlatan ve düzenbazların kurguladığı hayata.

Yok eğer:

"Ben varım!" Diyorsanız yol ve yordam bellidir. Adreste en demokratik hakkınız olan namuslu ve şerefli insanların safına katılmanız, 1 Kasım'da seçim ar ve namusunuz, vicdanınızla gideceğiniz sandık başındadır.

Yaşananlar ve hayatınızın içinde çalkalanan olayları iyi düşünün. Gencecik kıyılan evlatların kanının hangi ellere bulaştığını idrak ediniz.

Küçülen ekmeğinizin, yiten gülümsemelerinizin, düşmanlaştıran politikaların temel nedenlerini bir daha vurun aklınızın mihenk taşına.

Korkmayın!

Unutmayın ki tek kaybedeceğiniz yaşamınızı kuşatan zincirlerinizdir.

Kırın zincirlerinizi, kırın!

Yazarın Diğer Yazıları