Şahin Akçap

Mardinli Fidel

Şahin Akçap

Antalya Konyaaltı Öğretmenler plajında görevli olduğum yıllarda bizi bir gölge gibi izleyen ve adını "Hızır" taktığım Mardinli bir öğretmen vardı.

O zor günlerde çevre temizliğiyle mücadele ederken bizler Nemrutluğu tutan kaba saba konukların karşısına dikilir:

"Adam gibi kullanın plajı." Derdi.

Akşamları kafa çekenlerin serserice koyduğu postalarda imdadımıza yetişir, yakalarına yapışır bir güzel silkeler belayı başımızdan defederdi.

Haksızlığa tahammülü yoktu.

Günün birinde memleketinden gelen oğullarıyla tanıştırdı.

"Bu Fidel bu da Ernesto sevgili hocam. Ben okuldayken denize gelirlerse göz kulak ol." Dedi.

Şaşırmıştım…

Anlattı.

"Fidel'in nüfus cüzdanında adını yazdırabildim ama Ernesto'nun adına henüz izin olmadı. Öylece bugüne geldik. Ben Latin Amerika ülkelerinde özgürlük meşalesini yakan Fidel Castro ve Che'nin hayranıyım" dedi.

Adını Hızır diye seslendiğim hocamızın adını o günden sonra Mardinli Fidel olarak çağırdım.

Bize kol kanat olurken ısmarladığımız çaya, meşrubata tenezzül etmezdi. Gider kasiyere yediğinin içtiğinin ederini öderdi.

Bir ara okul müdürüyle kavga ettiği haberi geldi.

-Mesele ne? Diye sorduğumda:

"Hocam ben odasına kapanan, etrafa emirler yağdıran idarecileri sevmiyorum. Bizim hergele müdür ortalık kir pasak içindeyken odasından çıkmıyor, yardımcı personeli koordine edemiyordu. Kaç defa uyardım görevini yap diye. Bak siz koca bir kurumun müdür başyardımcısı olarak görevlisiniz ama elinizde hortum etrafı yıkıyor, sahilde mavi poşetleri alarak çalışanlarınızla temizliğe çıkıyorsunuz. Ama bizim beyefendi burnundan kıl aldırmadığı gibi görevini de savsaklıyor. Sabrım taşınca çöp kovasını alıp makamında kafasına geçirdim." Diye durumu anlattı.

Hayalinde hep Küba vardı… Küba'ya iki oğluyla gitmek oradan Bolivya'ya geçip, özgürlük savaşçılarının izlerini görmek isterdi. Cebinde Fidel Castro ve Che'nin fotoğraflarını bir muska gibi taşırdı.

Kürt kökenli Mardinli hocamız birden ortadan kayboldu. O olaydan sonra sürgün yemiş, disiplin cezasına çarptırılmıştı.

En son oto garda karşılaştığımızda iki kardeş gibi sarılıp hasret gidermiştik. Bir bardak çay içimliğinde ona Fidel Castro'nun Atatürk'e olan saygısından, Che'nin başucu kitabı Nutuk'u anlatmıştım. O da sıkı sıkıya elimi tutarak şöyle demişti:

"Atatürk, Fidel, Che dünyanın en güzel liderleri. Ancak bizde Atatürk'ün hatırlarının ardına sinip, ülkeyi karanlığa çeken o kadar çok ruhsuz var ki ona yanarım." Demişti.

Mardinli Fidel ve oğulları Küba'ya, Bolivya'ya turist olarak gittiler mi bilmem ama Fidel Castro'nun ölüm haberi ajanslardan dünyaya duyurulduğunda onları andım.

Ölümsüz liderlerin cesaretleri ve idealleri dünya durdukça iyi ve güzel insanların yüreğinde sönmez bir ateş olarak yanmaya ve ışık olmaya devam edecekler.

Fidel Castro yol arkadaşı cesur Che'ye kavuştu. Anısı özgürlük mücadelesi verenlere yoldaş olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları