Şahin Akçap

Kurban Bayramına doğru

Şahin Akçap

Dört günlük bayram dokuz güne çıkınca var olan telaş ikiye katlandı. Gurbetçiler oto garlardaki otobüs yazıhanelerine koştu. Bayram tatilini çok önceden planlayanlar ise hava yolu taşımacılığını tercih etti.
Tek başına kurbanlık için koyun, keçi kesmeyi düşünenlerin yanı sıra birkaç arkadaş ya da konu komşu birleşerek; inek, dana alarak kurban imecesi oluşturdu.
Gazete ve mizah dergilerinin sayfalarına yansıyan karikatürlerde büyükbaş hayvanlarının görüntüleri var. Örneğin iki ayağı üzerine kalkmış bir koç:
"En sağlıklı beslenme balık yemekle olur. Balık tüketin!" Yazılı dövizde hüzünlü bir gülümsemeye yol açıyor.
En garibi ne biliyor musunuz?
Kurban Bayramı dinsel anlam ve manasını yitiriyor.
Hazırlanan kurbanlık bıçaklarla kesilecek hayvanların etlerinin doldurulacakları kap kacaklar ve evlerdeki buzdolaplarının derin dondurucularına doldurulacak ve hatta bu etler kaş göz arasında sucuğa dönüştürülüp balkonların ya da avluların güneş gören alınlarına asılacak. Yani kesilen kurbanın üçte ikisi yoksula dağıtılacağı yerde ileriki günlerde kurban kesen ailenin et gereksinimini sağlamak amacıyla saklanacak.
Belediyelerin hazırladığı kesim alanları yine görmezden gelinecek, apartman aralarındaki ağaçların dallarından salındırılan iplere asılacak ve çoluk çocuğun gözleri önünde bir canlının diri diri kesilişi ve parçalara ayrılışı seyrettirilecek. Hayat o her zaman şaşırdığımız ama ne yazık ki alışmaya, kanıksamaya yeğlenecek devinimi içinde dönüp duracak.
Hani bayramlarda tatil yerlerine kaçmayı planlayanlar var ya… Acaba bu anlattığım yaşananlara biraz da tepki olsun diye mi bayramlardan kaçışı düşünüyorlar?
Kurban Bayramı ne dersek diyelim, ne yazarsak yazalım, İslam'a inananların hiçbir zaman değişmeyecek geleneği olarak sürecek. Ne var ki bu gelenek sürdürülürken çevre faktörü düşünülmeli. Gelişi güzel yerlerde kurban kesilmemeli.
"İnsanlar dünyada tek başına yaşamazlar. Onlarla birlikte yaşayan ve hayatı ortaklaştıran bitkiler ve hayvanlarda var. Bitkileri ve hayvanları sevelim, koruyalım. Onları bir arada tutan doğaya saygılı olalım." Diye eğittiğimiz çocukların gözleri önünde hayvanları kesmemeli:
"Ne olacak? Hayatın gerçeği bu!" Bahanesine hiç ama hiç sığınmamalı.
"Boş ver hocam! Zaten Ortadoğu Müslümanları birbirlerini düşman olarak görüp çocukların da bir araya toplandığı meydanlarda kıtır kıtır kesiyorlar." Örneğini vererek boş vermişliğin dayanılmaz hafifliğine düşülmemeli.
Unutmamalıyız ki çocuklarımız yaşananları görerek ve öğrenerek şekillenirler.
Dilerim bayramlar, küskünlerin barıştığı, insanların kucaklaştığı içinde kan ve gözyaşının olmadığı günlere dönüşür.

Yazarın Diğer Yazıları