Şahin Akçap

Kömür karası gözyaşları

Şahin Akçap

Şahin Akçap

Bir yıl geçti aradan.

“Bu işin fıtratında var.” Söylemi de kronikleşen unutma alışkanlığımızın içinde kaybolup gitti.

Acılı Somalı işçinin yakınına atılan uçan tekme fotoğrafları da, isyan eden o delikanlıya atılan devletin tokadı da silindi belleklerden.

Kaderin faturasına çıkarıldı tedbirsiz çalışma ortamları.

Ağıtlar, acılar 13 Mayıs 2015 tarihinin takvim sayfalarında bırakıldı.

Yani diyeceğim o ki ateş düştüğü yeri yaktı…

Bir kez daha anlamlaştı:

“Ağlarsa anam ağlar, gayrisi yalan ağlar.” Türküsü.

Bizim halkımızın genlerindeki arızadır unutmak, kulak ardı etmek ve:

“Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.” Demek.

Yine dolaşacaklar Soma’da…

Henüz kabuk bağlamamış yaraları umursamadan:

“Bize oy yoksa kapanır ocaklar, kesilir rızk yolları.” Hain söylencesini üfürecekler kulaklara.

Öyle alınmıştı onlarcası işe.

“Onlar yönetimde varsa biz varız, biz olursak sizde olacaksınız.” Demişlerdi.

Gelen denetçiye ağam paşam kıyağı çekilmiş, domates ekmek ve varsa zeytin peynir ekmekle yerin karanlıklarında gün devirirken madenciler, yerin üstündekilere iş güvenliğindeki eksikleri es geçsinler diye ziyafet masaları kurulmuştu. Öyle anlatmıştı tüm bunları hayatlarını kıl payı kurtaran işçiler.

“Gömleğimi bile değiştirmedim, günlerdir buradayım.” Demişti ağlamaklı yetkili yeraltından çıkarken yanmış, kül olmuş bedenler.

13 Mayıs 2015…

Aradan tam bir yıl geçti…

Aklımda kalan 301’in üzerindeki ölü beden ve geride bıraktıkları dullar, yetimler, acılı ana ve babalar… Uçan tekmeler ve atılan tokatlar… Siz tanık değilseniz ben tanığım ve bir de Yunt Dağları… Bilirim dağ, taş ses verir de vicdanı kara olanlardan çıt çıkmaz…

Yazarın Diğer Yazıları