Şahin Akçap

Kabuk tutmaz yaralar

Şahin Akçap

Yas evlerinde kederlerin paylaşılması üç-beş gün sürer.

Gelenler, gidenler, başsağlığı dilekleri, acıları hafifletmek için söylenen bilindik deyimler.

An gelir rahmetlinin ardından okunan Kuran’ı duymaz olur konuklar. Avuçlar açılır, Fatihalar armağan edilir, dualar okunur. Ancak bir yerde kanıksanır olup biten. Güncel işlerin karmaşası söyleşilerin odağına yerleşip kalır.

Ve taziyelerden sonra sevdiklerini rahmete uğurlayanlar her kes kendi yuvasına çekildiğinde kabuk tutmaz yaralarıyla baş başa kalır.

Akan sessiz zamanın aslında yüreklerde çağlayan sesi işte o zaman daha şiddetli duyulmaya başlar. Artık resmigeçittedir anılar. Can evinden vurmaya devam eder.

Şunu severdi… Şuraya uzanırdı… Bu filmi beğenirdi… Şimdi olsaydı bunları yapalım derdi… Daha geçen gün birlikte konuşmuştuk bu yaz neler yapacağımızı…

Her anı, biraz daha acıtır… Biraz daha üzer… Ve biraz daha kanatır…

Ne kadar zorlarsanız zorlayın bir türlü kapatamazsınız yaranın üzerini. Üstü kül, altı yanar bir ateş gibi kıvılcımlanır, sinsice kavurur her yanınızı.

Peki,  çaresi yok mudur onca gidenlerin ardından çığrışanların hüznünü yok edebilecek?

Elbette vardır…

Birisi zamandır.

Diğeri de ikiyüzlü olmayan gerçek dostların dayanağı.

Yani sözü oraya getirmek istiyorum…

Maden işçilerine…

Şimdi yuvaları tarumar olan… Çocukları yetim, eşleri dul kalan Somalı emekçilerin aileleri, devletten çalışma koşullarının iyileştirilmesini, halkımızdan da yardım elini uzatmasını bekliyor.

Yardımlar için çok dikkatli olmalıyız. Bu ülkede yardımın adı geçtiğinde anaforcu üçkâğıtçılar hemen organize olarak muhtaçların hakkını kendi hesaplarına aktarmayı becerebiliyorlar.

Deniz Feneri hikâyesinin tam anlamıyla Arap saçına döndürüldüğünü hepimiz çok iyi biliyoruz.

Deprem yardımlarının aradan bir süre geçtikten sonra kimleri zengin ettiğini yaşayıp, gördük.

Kurban derilerini toplayanların nasıl palazlandığına ve zamanı geldiğinde bu gücü çağdaş yaşama karşı dayatma aracı olarak kullandığına tanık olduk.

Cami yapma ve yaptırma derneklerinin gerçek anlamda denetimsizliğinin farkındayız.

Yazımızın başına dönersek… Soma’yı unutmamalı, unutturmamalıyız!

Kabuk tutmaz yaralara, ülkece yüreğimizi sarmaya devam etmeliyiz.

Yazarın Diğer Yazıları