İzmir bayraktır hep dalgalanan!
Şahin Akçap
Seçim çalışmalarını İzmir’den yürütüyor Binali Yıldırım…
İzmir dediğin mermerden… Kolay kolay tırnağını geçiremezsin… Maval okuyamazsın İzmirliye. Yalanını, dolanını eğip büküp sokamazsın kafasının, yüreğinin içine. İzmir Kurtuluş Savaşı’dır… İzmir emperyalizmin tokat yediği Arşipel’dir!”
Kesiyor önünü Binali Yıldırım’ın emekli bir hanımefendi. Halimiz ahvalimiz iyi değil. Söyle onlara az götürsünler diye feryat ediyor.
Kem küm ediyor. Eskiden şöyleydi böyleydi. Şimdi iyi diyor her şey. Bunu fark edin diyor.
Teyze bir makineli tüfek gibi kusuyor aklından geçenleri. Ama onu en çok indira gandicilerin götürdükleri alakadar ediyor.
“Az götürsünler.” Diyor.
Daha ne desin teyze… Yaşananlar mal gibi ortada… Bir de tek varlığı oyunu alıp ödülleri olsun diye ceplerine mi koysun. Koyar mı? Götürdükleri zehir zıkkım olsun!
İzmirli bu…
İzmirli keten beye gelmez… Külyutmaz… Hakkını arar sonuna kadar.
Yani diyeceğim o ki kaledir İzmir… Kurtuluş Savaşının yıkılmaz kalelerinden…
Hay ağzına sağlık teyzeciğim.
Senin gibiler için yazmadı mı o şiiri Nazım?
O güzel şiiri armağan olsun. Çünkü o şiirin içinde sen de varsın…
Onlar Onlar ki toprakta karınca, korkak, ve kahreden Onlar ki uyup hainin iğvasına Demir, En bilgin aynalara
suda balık,
havada kuş kadar
çokturlar;
cesur,
cahil
hakim
ve çocukturlar
yaratan ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
sancaklarını elden yere düşürürler
ve düşmanı meydanda koyup
kaçarlar evlerine
ve onlar ki bir nice mürtede hançer üşürürler
ve yeşil bir ağaç gibi gülen
ve merasimsiz ağlayan
ve ana avrat küfreden ki onlardır,
destanımızda yalnız onların maceraları vardır.
kömür
ve şeker
ve kırmızı bakır
ve mensucat
ve sevda ve zulüm ve hayat
ve bilcümle sanayi kollarının
ve gökyüzü
ve sahra
ve mavi okyanus
ve kederli nehir yollarının,
sürülmüş toprağın ve şehirlerin bahtı
bir sabah vakti değişmiş olur,
bir şafak vakti karanlığın kenarından
onlar ağır ellerini toprağa basıp
doğruldukları zaman.
en renkli şekilleri aksettiren onlardır.
Asırda onlar yendi, onlar yenildi.
Çok sözler edildi onlara dair
ve onlar için:
zincirlerinden başka kaybedecek şeyleri yoktur,
denildi.