Şahin Akçap

Işığın üzerindeki yarasa gölgeleri

Şahin Akçap

“Köy Enstitülerini kapattıran gerçeklerden sadece birisi!”

 

Hep tartışılandır.

“Eğitim bu hale nasıl getirildi?” Sorusu sorularak.

Ve garip bir sataşma biz öğretmenlerin yüreklerini incitmeye devam eder.

“İmamlar, öğretmenlere galip geldi.” Denilerek.

Geçmişle bugün arasında kıyaslamalar köprüsü kurulduğunda öğretmenlerin önlerine sayısız tuzaklar kurulduğu görülebilir.

Feodalitenin hala üst yapı kurumlarına egemen olduğu Doğu ve Güneydoğu’da öğretmene bakış açısının giderek farklı bir boyut aldığı gözlenebilir.

Ancak ülkemizin dört bir yanında egemenlerin kendilerine ayak bağı olarak gösterdikleri yegâne güç öğretmendir.

Sosyal medyada Hasan Ali Yücel’in bir anısını paylaşan yüreğinde yurt ve millet sevdası taşıyan Ezgi Güven HARMANLI Hanımefendi dünden bugüne yansıyan o müthiş özeleştiriyi es geçmeyerek ve unutmayalım diyerek bir tokat gibi indiriyor yüzümüze.

Köy Enstitülerinin kapatılmasıyla ilgili açıklamayı bir kez daha anımsamamız ve öğretmenin toplumsal hayattan soyutlanmasına yönelik oyunlara dikkat çekilmesi bakımından bu saptamayı köşemde yayınlamayı çok ama çok önemli buluyorum.

İşte o gerçeklerden sadece birisi:

Köy Enstitüleri neden kapatıldı?

Cevap kapattırandan Merhum Van Milletvekili Kinyas Kartal’dan geliyor!

"Ben kapattırdım köy enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200'e yakın köyüm var. Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar." Kinyas Kartal Bir gazete yazarının dönemin Van milletvekili Kinyas KARTAL ile yaptığı bir röportaj:

"-- Köy enstitüleri komünist yetiştirdiği için mi kapatıldı?

--Hayır! Beni babam Moskova Üniversitesi'nde okuttu komünizmin ne olduğunu ben gayet iyi biliyorum. Köy enstitülerinde komünizmi bilen kimse yoktu.

--Peki, karma eğitimden dolayı mı kapatıldı?

--Hayır. Bu da değil bütün dünyada okullar karma eğitim kız erkek beraber okuyor.

--Peki ya neden?

--Ben kapattırdım köy enstitülerini. Ben toprak ağasıyım. 200'e yakın köyüm var. Bu köylerdeki halk bana tapar. Ne işi varsa bana sorar. Evlenecek, boşanacak, askere gidecek, mahkemesi nesi varsa gelir bana danışırdı. Ama köy enstitüleri açıldıktan sonra 5 köyüme köy enstitüsü mezunu geldi ve bu köylerden artık kimse bana gelip danışmamaya başladı. Ben düşündüm 200 köyümün hepsine köy enstitüsü mezunu gelirse benim ağalığım ne olur, sıfıra düşer! Böyleyse benim harekete geçmem gerekir dedim ve doğudaki bütün ağalara telefon ettim onları topladım. Bir de batıdan buldum Eskişehir'den Emin Sazak. Sonra Menderes'le pazarlığa gittik. (Yıl 1950 seçimlerin olacağı zaman) Dedik ki köy enstitülerini kapatırsan şu gördüğün doğudaki tüm toprak ağaları ve batıdan Emin Sazak'ın oyları sana. Kapatmazsan oy yok ve Menderes'te 1950'de iktidara gelir gelmez köy enstitülerinin temelini sarsmaya başladı. Demokrat Parti iktidara geldikten sonra 27 Ocak 1954'te çıkarılan kanunla Köy Enstitüleri kapatılarak günümüze ve geleceğe ışık saçacak güneşimiz resmen batırıldı. Köy Enstitüleri kapatılmasaydı, fırsat ve imkân eşitliği sağlanırdı. Ezberleyen öğrenci değil de okuyan, üreten, düşünen öğrenciler başarılı olurdu. Öğrenciler okullarına cep harçlıklarıyla değil emekleriyle "katkı" yaparlardı. Demokrasi sadece kitaplardaki tanımlarda değil yaşamın ta içinde olurdu. Daha nitelikli öğretmenler yetişirdi. Öğrenciler verilenle yetinmez, araştırır, bulur ve tartışırlardı. Boş zamanlarını müzik dinleyerek değil enstrüman çalarak; takım fanatikliği ile değil spor yaparak değerlendirirlerdi. Biz şu an sadece matematik problemlerini hızlı çözen çocuklar yetiştiriyoruz. Hepsi bu. Ötesi yok... "Köy Enstitülerinin bütün günahı omuzlarıma, sevabı başkalarına olsun. O kurumların günahı bile bana yeter."

(Hasan Ali Yücel- Milli Eğitim eski Bakanlarından)

 

DEĞERLİ OKUR: Yukarıdaki anı gibi arşivlerde terk edilmiş gerçeklere ulaştığınızda lütfen “Bana ne!” Diyerek kulak ardı etmeyiniz. Hala bugün bile hatıralarına tapılan dünkü liderlerin günah ve veballeri yeni yetişen kuşaklar tarafından da bilinip ibret alınsın. Rahmetli Van Milletvekili Kınyas Kartal’ın vicdanının sesine kulak vererek yaptığı ve geçmişe not düşürdüğü bu özeleştiri belki de bugün kulaklarının üzerine yatmaya devam eden liderlere de anlamlı bir mesaj olur. Çünkü güneş balçıkla kapatılamıyor… (Ş-A)

Yazarın Diğer Yazıları