Şahin Akçap

İnsan canını alanı affeder mi?

Şahin Akçap

Karıncaya can veren, insan canını alanı affeder mi? 
Pazar günü gazete eklerinden birinde ilginç ve bir o kadar şaşırtıcı haber vardı. Son günlerde sıcaklar yüzünden firar eden ve evimizin balkonuna dadanan karıncalarla uğraşınca, haberi okumadan geçemedim. Hatta haberden sonra karıncalarla ilgili internetteki bilgilere erişip inceledim. Karınca yuvalarının hangi yöne baktığını biliyor musunuz? Ben biliyorum… Güney! Ya yeryüzünde ne kadar karınca türünün yaşadığını? 4500 karınca türü mevcut!
En küçük canlılar arasında karınca. Karınca yuvalarını izleyen doğa bilimcileri karıncaların cafcaflı yuvalarının olmadığını fark etmişler. Sadece korunma güdüleri ile toprağın en derinliklerine kadar uzun koridorlar oluşturma çabaları içinde olmuşlar. Akrobat karıncalar en ince bir bitki üzerinde ağızlarında yiyecek veya yuvaları için bir gereksinim aracı taşıyabiliyorlar. Bir de marangoz karıncalar var. İnanılmaz bir sabır ve gayretle bir kütük parçası üzerinde onlarca ve yüzlerce delik açıp farklı yuvalar yapan marangoz karıncalar.
Balkonumuzdaki karıncalar için eşim:
"İlaç al! Yoksa bütün karınca kolonisi evimizi ele geçirecek!"Dedi.
Haksız değildi. Balkondaki su gideri borularından yol bulup siyah bir şerit gibi akın akın gelen siyah karıncalar şimdilik balkonu işgal etmişti.Kim bilir ikinci saldırı noktaları balkona açılan odalar olacaktı.
-Dur bir hele! Dedim.
Kekik serptim yakınlarına. O da kar etmeyince odalara geçiş noktaları olmasın diye tuz. Hiçbiri kar etmedi. Sonra hortumla su akıttım. Biraz gerilediler. Su iyi gelmişti. Ancak sonra tekrar atağa kalktılar. Son yöntem süpürgeydi. Ama öldürmeden…
Bir keresinde bilmeden minik bir çalıkuşunun ölümüne neden olmuştum. Bir köy okulunda akşam paydosunda servis beklerken elimdeki nohut büyüklüğündeki taşı çalılıklarda tüneyen o minik kuşa doğru fırlatmıştım. Taş bir kurşun gibi minik çalıkuşunun kafasına gelmiş, yere düşürmüştü. Şaşkındım… Arkadaşlar:
"Üzülme eceli gelmiş."Diye sakinleştirirken:
-Ama Azrailli ben olmamalıydım." Diye kahrolmuştum.
Sözü yedi Tip'li gence getirmek istiyorum. Hunharca katledilen… Acımasızca yok edilen gençler.
O gençlerin katilleri şimdi eli kolu serbest ve aramızda. İçlerinden biri:
"Pişman değilim. Beratımızı sağlayanlara teşekkür ederim."Demiş. Ve tahliyesi sonrası memleketinde krallar gibi karşılanmış.
Bu nasıl iş?
İnsan hayatını acımasızca yok etmenin cezasını yasal olarak çekmeden nasıl bırakılırlar?
Adalet dumura mı uğradı?
Yasa koyucular toplum hayatıyla şaka mı yapıyorlar?
Güveni yok edilmiş bir adalet ve hukuk toplumsal yaşamımızda şüphelere, çalkantılara, gelgitlere yol açmaz mı?  
Artık ne kadar devam edecek gündem değiştirmeler adına yapılan bu biçim yanlışlıklar?
Karıncalar…
Geldikleri gibi aynı yolu izleyip gittiler mi? Susamışlar mıydı bilmiyorum? Yoksa siyah, kıldan bacaklarına Seyit onbaşı gücü yükleyerek bir şeylerin haberini mi vermeye gelmişlerdi.
Komşuların:
"Pazarda karınca tozu var, serpin, kurtulun." Soykırım önerisine kulak asmadan…
Bir tekinin bile canına kıymadan uğurladık onları.

Yazarın Diğer Yazıları