Şahin Akçap

Hayatın içindeki öğretmen olmak

Şahin Akçap

Hayatın içindeki öğretmen olmak
Ali Naim arkadaşımdan bir su gibi akıp gelen iletilerden birini açtığımda, sabırla okuyacağımı ve sonrada gözyaşlarıma hükmedemeyeceğimi bilemiyordum.
İleti bir öğretmen ve sınıfın bir kenarına ilişip kalan öğrencisinin öyküsünü anlatıyordu.
Özetleyerek olsa bile siz okurlarımla öyküyü paylaşmak ve e- postamda adresi olan dost ve arkadaşlarıma Ali Naim'in gönderdiği Mediha Öğretmen ve Öğrencisi Mustafa ile arasındaki o müthiş kopmaz bağın iletisini göndermek istiyorum.
"Beşinci sınıf öğretmeni olan Mediha Hanım sınıfa girer ve öğrencilerine bakarak tümünü çok sevdiğini söyler. Oysa öğrencileri arasında bulunan Mustafa Yılmaz pısırık, bir işe yaramaz, dağınık ve derslerde dikkatini öğretmene veremeyen tuhaf bir öğrencidir. Yani Mediha Öğretmen yalan söylemektedir 'Hepinizi çok seviyorum!'Derken..."
"...Mustafa'yı sevimsiz bulan Mediha Öğretmenin görevine de yansır duyguları. Sınav ve ödevlerine not verirken kâğıtların köşesine kocaman bir kırmızı çarpı ve sıfır koymaktan da kendini alıkoyamamaktadır..."
"...Ve bir gün öğrencilerinin gelişim (ruhsal) dosyalarını incelediğinde en sona bıraktığı Mustafa'nın dosyasına da bir göz atar. Birinci sınıf öğretmenin Mustafa ile ilgili gözlemleri şaşırtıcıdır. Çünkü Mustafa'dan çok iyi söz etmekte, becerilerinin yaşının üzerinde olduğunu anlatmakta, kavrayış gücünün çok yüksek olduğundan söz etmektedir..."
"...Mediha Öğretmen hemen ikinci ve üçüncü sınıf öğretmenlerinin gözlemlerinin olduğu sayfaları açar. Birinci sınıf öğretmeninin Mustafa ile ilgili olumlu gözlemleri ikinci ve üçüncü sınıf öğretmenlerinin gözlemlerinde de aynen devam etmekte ve Mustafa'nın başarılarından söz edilmektedir..."
"Bir sonraki öğretmenin yazdığı notlara bakar... Bu kez Mustafa ile ilgili yazılan artılar eksiye dönüşmüştür. Ve altı kırmızı kalemle çizilen tümce Mediha Öğretmeni sarsar... Mustafa'nın annesi acımasız bir hastalığın pençesinde olduğu yazılıdır..."
"...Mediha Öğretmen, Mustafa'nın dosyasını daha önceden ve titiz biçimde incelemediği için büyük bir suçluluk duymaktadır..."
"...Öğretmenlere armağanlar getirilen günlerin birinde Mustafa'da geri kalmamıştır. Ancak armağanı kötü bir ambalaj içindedir. Çok daha iyi hazırlanan arkadaşları onun bu haline gülünce öğretmen, Mustafa'dan özenle alır armağanı ve teşekkür eder. Armağan paketini açtığında üzerindeki taşları yer yer dökülmüş bir bilezik ve parfüm şişesiyle karşılaşır. Parfümden bir iki damla alıp sürünür ve sınıftaki tüm öğrencilerin duyacağı biçimde Mustafa'ya teşekkür eder. Ders zili çaldığında en sona kalan Mustafa öğretmenine yaklaşır ve kısık bir sesle 'Anneme ait yadigâr bileziği aldığınız için ve o parfümü süründüğünüz için teşekkür ederim öğretmenim. Tıpkı annem gibi kokuyorsunuz der ve hızla sınıftan çıkar. Mediha öğretmen olduğu yerde kala kalmıştır. Gözyaşlarına söz geçirmesi olanaksızdır..."
"...O günden sonra öğretmenin yaklaşımı değişir. Mustafa'ya karşı olan ön yargısı eriyip gitmiştir. Mustafa'nın sınıf içindeki başarısı hızla yükselir..."
"...Mezun olur okulundan Mustafa... Ancak gittiği başka okullarda öğretmenine yazmaya devam eder... Mediha Öğretmene, Mustafa'dan gelen her mektupta başarı haberleri vardır. Lise ve derken üniversiteye gider Mustafa... Yıllar sonra emekli olan Mediha Öğretmene yine Mustafa'dan bir mektup gelir. 'Düğünümde sizi yanımızda görmekten onur duyarım öğretmenim.'Yazılı davetiyeye unvanını da yazmıştır.
'Prof. Dr. Mustafa Yılmaz...'
"...Mediha Öğretmen düğün tarihinde en değerli eşyaları arasından Mustafa'nın kendisine beşinci sınıfta armağan olarak sunduğu, üstündeki taşları dökülmüş altın bileziği alıp güzel bir kutuya koyar ve yine Mustafa'nın verdiği parfümden sürünerek öğrencisinin düğününe gider..."
Sevgili okur,
Bu güzel öyküyü sizlere sunmadan önce yanınızda gözyaşlarınız için mendil bulundurun demeyi unutmuşum. Bağışlayınız.
Teşekkürler Ali Naim... Biz eğitimcilere "Hayatın içindeki öğretmen olmak" Mesajını içeren bu güzel iletiyi göndererek, paylaştığın için.

Yazarın Diğer Yazıları