Şahin Akçap

İlkesizliğin fotoğrafı

Şahin Akçap

Umutsuzluk yaratan taraf çoktan zaferini ilan etmiştir. Bu sözün sahibini aramayın. Sahibi hayatın ta kendisidir.

Mücadelelerde strateji ve propoganda çok önemlidir.

Bakınız Pazar günkü cumhurbaşkanlığı öncesi ortaya atılan o söz tatil beldelerinden sandık başına dönmekte tereddüt edenleri sazan balığı gibi avladı…

Neydi o söz:

“Kesin yüzde elli sekiz oranla seçilir.”

Peki,  tatilcilerin çok önemli bölümünün tarafı hangisiydi:

“Çatı adayı”

Tereddüt edenler yüzde elli sekiz söylencesine inanan ve oldukları yere çakılanlardı.

Bir önceki yazımın başlığını Ağustos Böceği ve Karınca olarak attım… Çalışanla çalışmayanı terazileyen en güzel örneklerden birini vermeye çalıştım. Bizde o masalın özeti:

“Tarlada izi olmayanın sofrada yüzü olmaz.”Sözünün içinde saklıdır.

İlkeli olmak zafere giden yolların ışığıdır.

Seçim sonrası sonuçtan da anlaşılıyor ki çatı altında toplanan partiler tabanlarındaki insanlarına ortak paydada buluşma amacını iyi anlatamadılar. Yüzde kırkı bulamayan adayları da seçim sonrası çıktığı kürsüden:

“Mutluyum.” Diyerek yenilgisini tuhaf bir sözcükle ilan etti. Demek ki o da sonucun yüzde ellilerin üzerine çıkacağına ruhen kendisini inandıramamıştı.

*************

Ülkemizde ve dünyada en sevilen spor dalı futboldur. Lütfen dikkat ediniz. Hangi futbol takımının antrenörü iki yıl üst üste şampiyonluğu rakiplerine bırakınca görevinde durabilir?

Şimdi çatı formülünü ortaya atan ve paylaşanlar akılcı ve cesur bir kararı da vermek zorundadırlar.

“Rakibimiz yüzde elli ikiyi bulamadı.”Teranesi ağır yenilginin bahanesi olarak görülemez.

Seçenekleri bence:

-Gitmek mi zor, kalmak mı zor? Sorusu içindedir.

**************

Hazır cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarıyla ilgili yazmışken HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş içinde bir paragraf açmalıyım…

Demirtaş seçim öncesi çalışmalarını sosyalist söylemler çerçevesi içinde ele aldı. Ve başarılı oldu. Ayakları yere basan konuşmalarında; barıştan, birlik ve beraberlikten söz etti.

“Seçmenini AKP’nin liderine yönlendirecek.” Dedikodularını seçim meydanlarındaki cesur konuşmalarıyla boşa çıkardı. Hal böyle olunca sol kesimden de oy aldı.

İşte bu yüzden partisinin örgütlendiği Doğu ve Güneydoğu kentlerinde rakiplerini geride bıraktı. Partisinin kitle partisi olmaya yönelmesine ilişkin sinyalleri güçlendirdi. Seçim sonrası değerlendirmesinde de bu çizgiyi devam ettireceğini ve ezilenlerin sesi olacağını yineledi.

Türkiye artık farklı bir atmosfer içinde siyasal yaşamını sürdürecek.

Zaferleri kronikleşenlerle, başarısızlıkları katmerleşenler…

Ne var ki siyaset asla aynı düzlem içinde dinginliğini koruyamaz. Her parti içinde esen rüzgârlar kimi zaman fırtınalara dönüşerek dinamiklerini eksenlerinden koparabilir, farklılaştırabilir.

Asıl önemli olan ilkelerdir. Ve muhalefetin silmeyi bir türlü başaramadığı ilkesizliğin fotoğrafıdır…

Unutmamalıyız!

Dünya dönmeye devam ediyor. Türkiye yeryüzü üzerindeki tek ülke değil. Dolayısıyla dönüp duran dünyada daha güçlü olmak zorundadır. Sınırlarımızda yaşanan tatsızlıklar dış politikada dik durmamızı, barışçı politikalardan kopmamızı işaret ediyor. İç politikamız ise kesinlikle çatışmalardan, gruplaşmalardan uzak durmamızın sinyallerini veriyor.

Unutmamalıyız!

Hepimiz çalkantılı bir dünya denizinde aynı geminin içinde yol almaktayız.

Yine hayatın şaşmaz mantığı diyor ki:

“Kimse size fırtınalı bir denizde dalgalarla nasıl boğuştuğunuza bakmaz. Gemiyi limana nasıl getirdiğinize bakar.” 

Yazarın Diğer Yazıları