Şahin Akçap

İbret

Şahin Akçap

Ne güzel sözler vardır dünden miras kalan. Aklın ve yüreğin süzgecinden süzülüp gelmiş, yaşananların tecrübesinde yoğrulmuş sözler…

Yüzlerce öğrencimle dersten arta kalan zamanlarda söyleştiğimizde onlara en büyük değerin dürüstlük olduğunu anlatmıştım. Sonuçları ne olursa olsun yalan yok… Kafanız bile alınsa hep doğrular. Ve o söyleşilerin ardından:

—Dünü unutmayacaksınız… Bugün çok çalışacaksınız… Yarını bu yürekle kuracaksınız.

Zaman hızla akıp geçti… O çocuklarım büyüdü, kocaman oldu ve onların da çocukları var şimdi.

Hep düşünürüm. Acaba derim o sözlerimden bir tümcelik olsa bile akıllarında kalan oldu mu? Hayatın zorluğuna karşı direnebildiler mi?

Bizler şanslı öğrencilerdik. Özellikle orta ve lise sıralarındaki öğretmenlerimiz bizi sadece ders kitaplarımızın arasına sıkıştırıp bırakmazdı. Edebiyatımızın dev yazarlarından örnek yapıtlar tavsiye ederlerdi… Hayatlarının en zor dönemeçlerini anlatırlardı. Ve her öğretilerini mutlaka özgürlük, yaratıcılık, doğruluk, çalışkanlık temaları üzerine kurarlardı.

Şanslıydık… Şimdiki gençlerimiz ve çocuklar gibi bilgisayar oyunlarına saplanıp kalmazdık. Sinemayı çok severdik. Ömer Seyfettin’i, Orhan Kemal’i, Yaşar Kemal’i, Kerime Nadir’i eserleriyle tanırdık. Nazım’dan, Atilla İlhan’dan, Cahit Sıtkı Tarancı’dan, Ümit Yaşar Oğuzcan’dan şiirleri sadece okumakla kalmaz ezberlerdik.

Ve öğretmenlerimiz yaşamın ibretler zincirinden oluştuğunu da sezdirirdi. Tarihte olup biten kötülüklerin yaşadığımız çağlarda da olmaması için ibret alınması gereğini vurgularlardı.

Türkçe ve Edebiyat öğretmenlerimiz şiir, tiyatro olurlardı karşımızda durduklarında. Tarih öğretmenlerimiz sanki zaman makinesine binip gelmiş bilgeler gibiydi. Felsefe öğretmenimiz İsmail Bey karmaşık felsefi terimlere takılıp kalmazdı. Düşünme ve tartışmanın temelinde özgürlük yattığı mesajını verirdi. Onlar, karanlığını güçlü meşaleleriydi. Adımlarımıza yön verir, bilgi ve kültür ışığıyla engelleri aşmamıza yardımcı olurlardı.

Ya şimdi?

Kaç çocuğumuz, gencimiz güncel somut gerçekleri tartışabiliyor?

Kaç anne ve baba tiryakisi oldukları ekranlardan, sanal aygıtlardan sıyrılıp çoluk çocuklarıyla gün sonu söyleşisi yapabiliyor?

Biz şanslı çocuklar ve gençlerdik…

Kütüphanelerimiz vardı… Kütüphane iye kartlarımız vardı… Ders kitaplarımızla birlikte Türk Edebiyatı ve Dünya Edebiyatının klasikleri yan yana dururdu kitaplıklarımızda.

Komşularımız vardı gidip geldiğimiz…

Selamlarımıza dudak bükülmez, varlığımız görmezden gelinmezdi. Sevinçlerimiz gibi acılarımız ve kederlerimiz tartışılmazdı. Şu falanca mezhepten bu filanca mezhepten geyiği yapılmazdı.

Et ve tırnak gibiydik.

Şimdi tüm yaşanan kötülükleri düşünüp ibret almalı ve birliğimizin, beraberliğimizin ülkemizin en büyük zenginliği olduğuna inanmalıyız.

Huzurumuz ve barış içinde bir arada yaşamamız için tek yol bu.

Yazarın Diğer Yazıları