Hoşça kal demokrasi!
Şahin Akçap
Her şeyi bilmekle başlar acılar. Çünkü bildikleriniz size haksızlıkları daha net görmenize neden olur. İşte bu yüzden umutsuzluklar demir attı mı yüreğinize, gerçekler beyninizi yakmaya başladı mı haykırır:
“Keşke hep cahil olsaydım!” Dersiniz.
Demokrasi neydi?
Özgürce düşüncenizi ortaya koymak, iradenizi hayatın her alanında uygulayabilmektir.
Peki, ülkemizde bu geçerli mi?
Yaşadıklarımızın bize verdiği yanıt ne yazık ki:
-Hayır! Sözcüğüdür.
Demokrasiyi biz yalnızca sandığa oy pusulası atmak olarak biliyoruz.
Güçler eşitliği yok!
Gücü ellerinde tutanlar ayak oyunlarıyla her şeyi kontrolleri altında tutmayı başarıyorlar.
Seçim öncesi propagandaları… Seçmenin iradesini yönlendirecek yöntemleri…
El altından seçmene verilen nakdi ya da koliler dolusu yiyecekler… Seçim sonrası için iş vaadi… Hayâsızca sürdürülen din sömürüsü vs. vs…
Ömrünün önemli bir bölümü Doğu ve Güneydoğu’da geçmiş olanlar bilirler. Ağalık ve şeyhliğin özetle feodalitenin egemen olduğu köylerde kasabalarda gücü elinde tutanlara silme oy çıkardı seçim sandığından. Varsa bir iki aykırı oy, o oyda ya öğretmenin ya da sandıkta görev yapanların oyu olurdu ki itiraza bile gerek kalmazdı.
O günden bugüne değişen bir şey var mı?
Yok!
Şimdi artık silme oy gücünü elinde tutanlar cemaatler, el altından para ve yiyecek kolisi dağıtanlar…
Bakınız ne yapmalıyız…
Çocuklarımızı önümüze alıp, onların gözlerinin ta içine bakarak ve onların geleceklerini düşünerek irademizi kullanmalıyız.
Ve unutmamalıyız ki demokrasi sadece seçimden seçime oy sandığına atılan bir kâğıt parçası değildir.
Demokrasi insanca yaşayabilmemiz için aklın ve mantığın yarattığı bir güçtür.
O halde yüreklice sormalıyız kendimize:
-Egemen sınıfların, faşist düşünce yapılarının dayattığı sözde demokrasiler için mi, emeğin ve alın terinin demokrasisi için mi çaba göstermeliyiz?
Ya da kul yazgısına boyun eğip:
-Hoşça kal demokrasi! Diyerek sürü olmaya devam mı etmeliyiz?
