Şahin Akçap

Hayat affetmez

Şahin Akçap

Anneler gününe tam bir gün kala devrilip gitti.

Cızlamı çektiği gün anneler günü arifesiydi. Saatler geçtikten sonra sosyal medyaya yansıyanları izledim. Bir tek Allah kulu rahmet okumuyordu. O sözcük sosyal medya takipçilerinin paylaşımında dönüp duruyordu.

“Geberdi!”

Ne iz bırakmıştı… Derin ve onulmaz acıların izini.

Hayatları yok etmişti titremedi dediği eliyle imzalarken idam kararlarını.

Ve işkenceler…

Dünyanın en güzel yürekli ve yiğit insanlarından Toplum Kitapevi sahibi Tayip Kızılyıldız ağabey 12 Eylül’de derdest edilip Diyarbakır Cezaevine bırakılan sosyalistlerdendi. Dışarıda kalan bizler onlardan gelen haberleri duydukça derin üzüntülere boğuluyorduk.

Ağabeyi Fevzi Kızılyıdız, Diyarbakır Cezaevinde ziyaret ettiği kardeşinin insanlık dışı işkencelerden nasıl geçtiğini içine gözyaşlarını akıtarak anlatmıştı. Daha sonra bütün işkencelere direndiğini yol arkadaşlarının anlattıklarında öğrenmiştim.

Hayat affetmez sözü diyalektiğin temel yasaları içindeki en önemli gerçeklerden biridir.

Sırtını askeri güce dayayan ve sorumluluklarını halkın evlatlarına zulüm olarak sunanların sonu “netekim” ilahi adaletin tecellisiyle son bulur. Aslında bu kaçınılmaz son yüzlerce acı çeken ve hayatlarından edilen insanların ahını almış bir iblis için ödül gibidir. Yargılandığı halde hak ettiği cezadan sıyrılması Türkiye’nin bir ayıbıdır.

Yarın musalla taşına bedeni yatırıldığında ve dört kolluya bindirildiğinde yaşanacakları çok merek ediyorum.

Cenaze namazını kıldıran hoca etrafında insan bulursa soracak:

“Hakkınızı helal ediyor musunuz?”

Yanıt ise Anadolu’nun uçsuz bucaksız yazılarında yankılanacak:

“Hayır!”

Cenaze arabası mezarına kadar onu taşırken yol boyunda izleyen insanlar gözyaşı döküp, ardından güller, karanfiller atacak mı? Sanmıyorum!

Görevleri ne olursa olsun, halkın yönetiminde söz sahibi olanlar sadece adaleti korumaktan sorumludurlar. Hazreti Ömer adaletin tarifini:

“Devletler adaletin üzerinde yükselir.” Diye yaparken bu güzel sözün çok ötesindekiler meydanlarda bir elinde Kuran ile bühtan yanılgısı yaşamaları hayatın affetmeyen çelişkilerinden değil midir?

Sosyal medya takipçileri:

“O tarafta seni eli kızılcık sopalı kurbanların bekliyor.” Yorumunu paylaşıyorlar yürek yangınlarıyla.

Ben de diyorum ki:

—Neyleyeyim ki bizler bu dünyada yaşadıklarının cezasını soramadık. Yine ilahi adalete havale etmenin hafifliği ve miskinliğini yaşayacağız.

Soruyorum ey okur!

—Ülkemizi işkence hanelere dönüştüren ve kendisi gibi düşünmeyen civan çocukları ve gençleri ipe çeken bu bedbahta hakkınız helal mi?

Yanıtınızı duyar gibiyim…

“ Haram! Haraaaaam!”

O halde o zalimin bu günahkâr sonu tüm diktatör niyetlilerine ve heveslilerine ibreti âlem olsun.

Olsun ki hayatın affetmeyen yüzünü görüp akıllarını başlarına toplasınlar.

Yazarın Diğer Yazıları