Şahin Akçap

Eskiden hodri meydan vardı

Şahin Akçap

Geçmiş dönemlerde halkın iradesine başvuranlar şimdikiler gibi "HEPBANACI" değillerdi.

Daha demokratik ve adalet terazisini hakça tutarlardı. Bu yöntem de toplumsal hayatta kamplaşmaların, kutuplaşmaların önüne geçerdi.

Diyelim iktidarda A partisi mi var… Muhalefetteki B partisinin lideri de onunla söz söyleme hakkına eşit oranda sahip olurdu.

Televizyon kanalları, gazeteler şimdiki gibi yansız ya da havuz medyası olarak ikiye ayrılmamıştı. Doğal olarak bu sosyal durum vatandaşın vicdanına da yansırken güven duygusunu büyütürdü.

Şimdi bu yok!

Ülkedeki yirmi gazeteden üç beşi muhalefet diğeri havuz medyası dediğimiz yanlı gazeteler. İktidarı elde tutanların demeçleri ya da önceden belirledikleri gündemin manşeti aynı anda hepsinin birinci sayfasında yer alıyor ve medyatik bu pişti zaten demokrasinin gün be gün elinden kaydığını fark eden kitlelerin içinde umutsuzluk rüzgârı estiriyor.

Perşembe gecesi Cumhurbaşkanı televizyon kanallarında ülkenin iç ve dış politikasını, bu politikalara karşı neler yapıldığını anlattı. Sıkıntılardan söz etti, çıkış noktalarına işaret etti. Buraya kadar güzel bir yaklaşımdı. Bir siyasi liderin ya da devlet liderinin ekranlardan halka hal ve gidişi anlatmasından daha güzel ne olabilirdi ki?

Ancak bu yöntem yüzde ellinin o canlı programı izlemesine olanak sağladıysa da yüzde ellisinin ya da üzerindekinin o kanalları izlememesine neden oldu.

Peki, yüzde yüzlük izleyici kitlesi nasıl sağlanırdı? Yüzde yüzlük izleyici ancak onunla birlikte o canlı programa davet edilen ana muhalefet lideri ve diğer parti liderlerinin katılımıyla sağlanabilirdi.

Siyaset Meydanı programını anımsayınız.

Uğur Dündar gibi, Mehmet Ali Birant, Ali Kırca gibi medyanın duayenlerinin yönettikleri programa tüm siyasi liderler katılarak izlenirlik rekoru kırılırdı.

Bugünü yönetenlerin en önemli yanlışlarından biri benden büyük yok duygusunu yaratan güce sahip olma yanlışıdır. Bu duygu etraflarındaki pohpohlamalarla, suni dev gösteren aynalarla, koltuğunu kaybetmemek için kayırmacı danışmanların yanlış yönlendirmeleriyle liderleri somut gerçeklerden uzaklaştırır. Her açılan ara da toplumla aralarındaki kopukluğu giderek uçurumlara dönüştürür. Siyasi güç vertigosu; tek adam olmak, tek yetkiyle yönetmek alışkanlığına dönüşür ki tarihte bu benliğin tuzağına düşenlerin halklarına ve kendilerine verdiği zarar örnekleriyle doludur.

Adalet terazisi düzgün tutulduğunda toplumdaki güven duygusu artar. Eşit yarış kurallarından hareket edildiğinde de lidere olan saygı hızla sevgiye dönüşür. Saygı ve sevgiyi bira araya getiren liderler de gün gelince halklarının kahramanı olurlar.

Kısacası referandum propagandalarında iktidar sahip olduklarını muhalefet ile terazilemezse sevimsizleşir, huysuzlaşır, hoşgörüsünü yitirip kavgacı bir ortamın doğmasına neden olur.

Biliyorum, tıpkı benim gibi milyonlarca yurttaş, bir televizyon programına EVET ve HAYIR saflarının liderlerinin birlikte çıkarak düşüncelerini açık ve net biçimde paylaşmalarını istiyor.

Onlara yürekten:

"Hodri meydan!"Diyor.

Demokrasi,  güçlerin eşit paylaşımı ve yarışının adıdır.

Liderleri bu amaç doğrultusunda yarışı görmek biz kitlelere güven ve hoşgörü kazandıracaktır.

Buyursunlar ekranlarda canlı tartışma programına, yüzde yüzümüz izleyelim; artılarını ve eksilerini vicdanlarımızın terazisinde tartarak referandumdaki irademizi ortaya koyalım.

Yazarın Diğer Yazıları