Şahin Akçap

Erman Toroğlu'da kimmiş

Şahin Akçap

Anladığınız gibi bir maç yorumu yazacağım… Hem de Galatasaray-Beşiktaş derbi maçının yorumunu…

Maçı kocaman bir perdeden Beşiktaşlı, Galatasaraylı, Fenerbahçeli arkadaşlarla izledik. İzlerken de birbirimize küfretmemek, hakaret etmemek üzerine söz verdik.

"Amca dediler, selfi çekelim feyste paylaşalım."

İçimizden en kıdemli bir ağabey:

"Yok dedi. Sevincimiz, üzüntümüz, coşkumuz doksan dakikalık süre içinde bir anı olarak kalsın."

Ağabeye saygıdan eldeki telefonlar fora edildiği yerlere konuldu.

Maç başladı.

Beşiktaş taraftarı bizler bu haftayı kazasız belasız geçmek ve bir adım daha şampiyonluğa yürümek istiyorduk.

Fenerbahçeli arkadaşlar Beşiktaş takılırsa Fenerbahçe'nin soluk soluğa yarışı devam eder düşüncesindeydiler.

GS'liler ise olsun da bir puan olsun Avrupa ümidi bitmesin derdindeydi.

Beşiktaş bir dinamo performansını bu haftada ortaya koydu. Mükemmel sistemi bugüne kadar topladığı puanların haybeden olmadığını yansıttı. Ancak defansın sıkça kaleciye verdiği geri paslar Beşiktaş taraftarı bizlerin saçını başını yolmasına neden oldu. Bir ara benden daha fanatik Beşiktaşlı ağabey takma dişlerini düşürmekten son anda kurtardı.

Galatasaray tutuktu. Hani sahada Sabri de olmasa kim bu takım sorusunu sorduracak kadar vasattı.

Eğer Beşiktaş takımının orta saha ile forvet oyuncuları arasında zamanlamalar iyi ayarlanabilse Beşiktaş ilk yarıyı rahat iki üç golle kapatabilirdi.

Hakemler iyi sayılırdı. Arada bir olsa da futbolcuların saha içindeki kapışmalarını sarı kartla geçiştirerek disiplini ve otoritesini kurmayı başardı.

Sahadaki Galatasaray taraftarının ilk yarıdaki takımı destekleyen manzarası mükemmeldi.

Ve ilk yarı golsüz sona erdi. İlk yarının bilgisayar verileri ekrana getirildiğinde Beşiktaş iyi oynayan takım olarak yansıyordu.

İkinci yarı yüksek tempolu başladı. Galatasaray'ın ilk hamlesi golsüz sonuçlanınca Beşiktaş birinci yarıdaki koşan ve top taşıyan hızını artırdı. Dalga dalga Galatasaray sahasına hücumlar oluşturarak sarı kırmızılıları kendi sahalarına hapsetti. Ancak yetmiş beşinci dakika sonlarına kadar Beşiktaş tüm hücumlarında golü bulamadı. Saha kenarındaki Şenol Hoca, Rikardo ve Olcay Şahan'ı alıp yerine Gökhan ve Cenk'i koyunca ilerideki ataklar net gol pozisyonlarına dönüştü ve Cenk'in duvar pasını iyi değerlendiren Mario Gomez üç puanlık golü attı.

O ana stresten çökmüş biz Beşiktaşlı taraftarlar adeta kanatlanıp uçtuk. Yanımdaki Fenerbahçeli delikanlı omzuma elini koyarak:

"Dayı dedi betin benzin hiç iyi değil ambulans çağıralım mı?" Diye takıldı.

-Şu uzatma dakikaları bitsin bak kime ambulansa çağrılacak diye delikanlıya şaka ile karşılık verdim.

Beşiktaş takımı gerçekten şampiyonluğu hak ediyor. Koşan, gayret eden mükemmel bir takım durumunda. Galatasaray değil Real Madrid ya da Barselona olsaydı karşısında sonuç yine Beşiktaş'ın lehine olurdu.

Galatasaray'a gelince… Yıldızları dökülmüş bir takıma dönüşmüş. Zoru sevmiyorlar. Bir puan olsun bizim olsun anlayışıyla bu saatten sonra üst sıralara yükselmeyi hayal ediyorlar. Doğrusu kalplerinin üstündeki dört yıldız pırıltısını kaybetmiş.

Fenerbahçeli taraftarlar uzatmaların son iki dakikasında maç izlediğimiz salondan sıyrılıp çıkarlarken arkalarından:

-Şampiyonluk turumuza davetlimsiniz. Diye seslendim.

En kabadayıları sitemkâr bakışlarıyla:

"Dayı sen ne içiyon deyiver de biz de ondan alalım."Dedi.

Yerimden kalkıp gençlerin yanına yürüdüm hepsinin ellerini sıkıp:

-Avrupa kapılarına birlikte dayanacağız yeğenlerim. İyi akşamlar. Diyerek vedalaştım.

Maç güzeldi…

Kora kor mücadele olsa da Cim Bom'un bu yıl ki gücü bu kadardı.

Yanılıyor muyum Erman TOROĞLU?

Yazarın Diğer Yazıları