Şahin Akçap

Engellerin tek anahtarı sevgi değil midir?

Şahin Akçap

Görev yaptığım okulun özel sınıfında orta dereceli zihinsel gelişimli çocuklar var. Ve onların yürekleri kocaman öğretmenleri…  O öğretmenlerin çabalarını her sabah saat 07’den akşam 18’e kadar izliyorum. Sabırları için Hazreti Eyüp sabrı dersem mübalağa etmediğimi bilmenizi isterim.

Engellilerle ilgili ülkemizde güzel çalışmalar yapılıyor. Örneğin Antalya Kır Camiine yapılan Ramazan Savaş Otistik Eğitim Merkezi müthiş bir çalışma sergiliyor. Engelli evladına sımsıkı ve dört elle sarılan ailelerin umudu olmaya devam ediyor.

Okulumuzda kendini sınıfına ve evine kapatan Hasan adlı öğrencimiz otistik değerlere sahip bir engelli. Sekizinci sınıf yaşıtlarıyla daha düne kadar bahçede bir arada olamıyordu. Hasan’ın bir özelliği de ileriye veya geriye dönük doğum tarihlerini söylediğiniz zaman haftanın hangi günü olduğunu biliyor. Örneğin doğum yılımı ve günü olan 16 Ocak’ı söylediğimde Perşembe günü olduğunu söyledi. Biri çıkıp ta 2014 yılının 1 Ocak tarihi hangi gün diye sorduğunda hemen Çarşamba mı Perşembe mi olduğunu anında söyleyebiliyor.

Ne demiştim… Hasan sınıfından ve evinden okul veya evinin bahçesine sokağına çıkamıyordu demiştim değil mi. Zorlandığında da boğazı kesilmiş bir kurban gibi feryat ediyordu.

Öğretmenleri Yusuf ve Hüseyin beyle konuştuk. Bahçede olup bitene dikkat çekecektik. Örneğin incir ağacına… Veya akasya ağacının dallarına konup, göçen kuşları gösterecektik. Sonra oyun oynayan çocukları izletecektik.

İlk gün acı acı bağırdı. Çıkmadı. Sonra bahçe kapısına ürkek ürkek yürüdü etrafına bakındı. Kantinden verilen elli kuruşa su aldı. Ve derken oyun oynayan arkadaşlarına katılmaya başladı. Ama bütün bu atılan adımlarda sevgili öğretmenlerin engin sabırları ve emek vardı.

Şimdi yaşıtlarının arasına katılıyor. Kısa süreli olsa da eğitiminden kopmadan arkadaş sevgisi hissedebiliyor ve bir oyun sürecini paylaşabiliyor.

Geçen gün engeli olmayan ama haylazlığı beter bir öğrenci okul bahçesinde Hasan’a; rahat, hazır ol çektiriyor ve Hasan her komutta rahat ve hazır ol durumuna geçiyordu. Bu şartlı refleksi bilinçsizce yaparken etrafına toplanan diğer çocuklar ise sanki bir robot uzaktan kumandayla oynatılıyormuşçasına kahkahalar atıyorlardı. Arkadaşının ilgisi doğru ancak durumu şartlı reflekse dönüştürüp alay edilen konuma düşürmesi yanlıştı. Fark ettim ki engelli öğrencileri eğitir, hayatlarını kolaylaştırmaya çalışırken toplumu da eğitmek ve olaylara bakış açılarını olgunlaştırmak gerekiyordu. Bu gözlemimi öğretmenleriyle paylaştım ve yeni bir yanılgı yaşanmaması için tedbirler aldık.

Hafif dereceli zihinsel engelli öğrencilerin bir araya getirildiği iki sınıfımızda Yusuf ve Hüseyin Bey dışında iki hanımefendi öğretmenimiz daha var. Birisi Nevin Kurt diğeri de Gülhan Meral. Onların özverili çalışmalarını yürekten alkışlıyorum.

                                                                          *****

Doğduğum kent Van’da otistik değerlere sahip gariban bir genç vardı. Ailesi durumunu fırsat bilip sokaklara salmış; o da, o haliyle dilenciye dönüştürülmüştü. İso ya da Oynama Abi dedikleri delikanlıya bir lira verdiğiniz zaman alay edip gülüyor, sözde kendinizi eğlendiriyordunuz. Tıpkı Garo ve Aloş gibi akıl sağlığını kaybetmiş vatandaşlar gibiydiler. Ve bir diğer engelli de gözleri görmeyen kör adamdı. Yanı başınıza attığınız demir paranın yere düştüğünde çıkardığı tınlamayla kaç lira olduğunu hassaslaşan kulaklarıyla duyup size hemen söylüyordu. Bu engelli vatandaşlarımız da ne yazık ki küçük şehrimizin kendini bilmez birkaç insanıyla dalga geçilenleriydi.

Okulumuzdaki engelli öğrencilerle birilikte olduğumda hep onlar geliyor aklıma. Ya da Anadolu’da çocuğu zihinsel engellidir diyerek utanç duyup ahırlarda, kapalı yerlerde zincirleyerek tutan zavallı anne ve babalar. Biliyor musunuz Ortaçağ karanlığında zihinsel engelli çocukların tek tedavileri öldürülmeleriydi.

Bugün her şey değişti.

Engelliler için çıkarılan yasalar, cadde ve sokaklarda engelli geçiş noktaları, yeni yapılarda engelliye engel olmayacak yapı biçimleri olmazsa olmazlar arasına girdi. Ne var ki kör, değiştirilmeye zorlandığımız tek şey değişime karşı çıkmaya direnenlerimizdir. Engelliye topal, deli diyenlerimizdir. Onların haklarını görmezden gelenlerimizdir. Hedefimiz bu kör bilinçsizliğe karşı var gücümüzle mücadele etmek olmalıdır. Dilerim Engelliler Haftasının önemli işlevlerinden biri de bu olur.

Geçtiğimiz hafta Antalya Ramazan Savaş Otistik Değerler Eğitim Merkezinde bir toplantının konukları arasındaydım. O okulu yaparak bu ülkenin eğitimine armağan eden ve pek yakın zamanda rahmetli olan Ramazan Savaş ve onun yüzlerce yürekli yedi sülalesine avuçlarımı gökyüzüne açarak Fatihalar okudum. İnanıyorum ki öyle bir eğitim merkezi açmakla yüz camii yapmaktan çok sevap kazanmış, takdir ve saygıya mazhar olmuşlardır. Nur içinde yatsınlar.

 

Yazarın Diğer Yazıları