Şahin Akçap

Emine Ülker Tarhan

Şahin Akçap

Kronikleşen ana muhalefet partisi olma kimliği üzerine yapıştırılmış CHP, 2015 seçimlerine doğru sancılı bir yolculuk yapıyor.

 

Sadece iyi niyetliliği ve dürüstlüğüyle Genel Başkan Kılıçdaroğlu’nun bu zorlu maratondan zaferle çıkabileceğini söylemek kitlelerin ne kadar uzağında kalındığının bir göstergesidir.

 

Siz dünyanın en saf ve temiz insanı olsanız bile kitlelere heyecan veremediğiniz takdirde rakiplerinizle berabere kalmak bir yana ana muhalefette kalmaya ve hatta siyasi kümeden düşmeye mahkûm olursunuz.

 

Siyasi liderlerin düşmemesi gereken en hain tuzak şakşakçıların çemberiyle oluşan tuzaktır. O yalaka sesler en sağlam iradeli liderlerin bile başını döndürür. Ve bu acımasız vertigo liderleri havaya sokar, tabandan gelen seslere karşı sağırlaştırır, önermelerle dolu siyasi atmosferin tantanası içinde yaratıcılığını elinden alıp, rakip gücün ayak oyunlarında silikleştirir.

 

Bakınız AKP’ye karşı her seçim sonrası siyasi kulislerde şu fısıltılar oluşuyordu.

 

“ CHP lideri çabuk gaza geliyor. Çabuk gaza gelmeyecek biri gerek… Pekâlâ, bu işe Muharrem İnce soyunabilir… O olmasa da Emine Ülker Tarhan, demir leydi lakaplı İngiltere eski Başbakanı Margaret Tatcher gibi parti tabanını heyecanlandırabilir. Diğer partilerdeki sempatizanların dikkatini çekebilir ve kararsızları kendi çatısı altında toplayabilir.”

 

“Yani Tansu Çiller’den çok daha etkili ve donanımlı bir başbakan imajı ile ana muhalefet klişesinin yer etiği CHP yi iktidara taşıyabilir.”

 

İş pratiğe dönüştüğünde, siyasetin içindeki goygoycular koca bir çınarın gövdesine dişlerini geçirmiş asalaklar gibi farklı söylemlere yöneldiler. Bulundukları konumları da ellerinden kayıp gider korkusuyla kıvırtmaya başladılar. Bu kıvırtmadan ilki, son kurultaydan genel başkanlığına adaylığını koyan Muharrem İnce nasibini aldı.

 

Eğri oturup doğru konuşursak CHP kadroları da, CHP’ye gönül vermiş seçmenleri de korku içinde. Bu korku:

 

“Ya 2015 seçimlerinde de AKP çiğneyip geçerse bizi.” Korkusu.

 

Ne var ki korkunun ecele faydası yoktur. Sakın son istatistikler sizi yanıltmasın. AKP’nin oyun şu kadar düştü, bu kadar zayıfladın neticeleri birer palavra. AKP kadroları ve tabanı hala RTE’nin sunduğu heyecan içinde çalışıyor. Liderin her sözü tabandaki olumlu dalgalanmaları coşkuya dönüştürebiliyor. Onlarda:

 

“Ya kaybedersek bunca emek ne olur?” Kaygısı yok. Çünkü partilileri toplumun tüm hücrelerinde gecelerini gündüzlerine katarak çalışıyor. Var olan kararsızları bile:

 

“Muhalefettekilerden ne köy olur ne de kasaba.” Çekimserliği ile çekim alanındaki iktidar partisinin çatısı altında kalmayı yeğliyor.

 

Emine Ülker Tarhan ve arkadaşlarının Anadolu Partisi yasal olarak kuruldu. Ancak bu kadronun tüm ülkede örgütlenmesi için zamana gereksinim var.

 

Emine Ülker Tarhan, adları bile telaffuz edilmeyen diğer partiler gibi sağda solda kalmış eski siyasileri kadrosuna çekmeye çalışma gafletine düşmemelidir.

 

Anadolu Partisinin tek şansı “A” ya da “B” partilerin kimliğini almamış ancak toplumsal hayatta sevilmiş, sayılmış, itibar görmüş isimlerle yola çıkması.

 

CHP içinden hiç kimseyle tartışmaya girmemesi.

 

Ve bazen susmanın en iyi konuşma yöntemi olduğu bilincini hatırlaması.

 

İç ve dış politikayla ilgili söylemlerinde net ve açık olması.

 

CHP içinde yükselen:

 

“Partiyi bölecek.”

 

“Oy dağılımında iktidar partisinin ekmeğine yağ sürecek.” Gibi Emine Ülker Tarhan seslerinden etkilenmemesi gerek.

 

Emine Ülker Tarhan ne zaman başarılı olur biliyor musunuz?

 

İktidar partisi korku ve telaşla üzerine geldiği vakit!

 

Her neyse…

 

Türkiye siyasi tarihi bir kadın siyasetçi tarafından yeni bir parti kurulmasını da sayfalarına kayıt etti. Yani daha ilk adımında Emine Ülker Tarhan adını tarihe yazdırma başarısı gösterdi.

 

Emine Ülker Tarhan’ın Atatürk’ün aşağıdaki özdeyişini her an görebileceği bir yere asmasını ya da en güzeli belleğine ve yüreğine yazmasını öneriyor, hiç de durgun olmayan sulara attığı çakıl taşının engin dalgalar yaratmasını diliyorum:

 

“BÜYÜK OLMAK İÇİN HİÇ KİMSEYE İLTİFAT ETMEYECEKSİN; HİÇ KİMSEYİ ALDATMAYACAKSIN. ÜLKE İÇİN GERÇEK AMAÇ NE İSE, ONU GÖRECEK VE O HEDEFE YÜRÜYECEKSİN. HERKES SENİN ALEYHİNDE BULUNACAKTIR, SENİ YOLUNDAN ÇEVİRMEYE ÇALIŞACAKTIR, FAKAT SEN BUNLARA KARŞI DİRENCEKSİN. ÖNÜNE SONSUZ ENGELLERDE YIĞILACAKTIR. KENDİNİ BÜYÜK DEĞİL, KÜÇÜK, ZAYIF, ARAÇSIZ, HİÇ SAYARAK, KİMSEDEN YARDIM GELMEYECEĞİNE İNANARAK, BU ENGELLERİ AŞACAKSIN. BUNDAN SONRA DA SANA BÜYÜK DERLERSE... BUNU SÖYLEYENLERE GÜLÜP GEÇECEKSİN.”

Yazarın Diğer Yazıları