Şahin Akçap

Dua!!

Şahin Akçap

Dua!
Hititlerin çok tanrılı dinlerine bir göz atarsak:
Siu: Işık tanrısı
Wurunkatte: Savaş tanrısı
Telepinu: Tarım tanrısı
Lelvani, İşduştaya ve Papaya: Yeraltı tanrıları
Halki: Tahıl ve hububat tanrısı
Kashku:Ay tanrısı
Pirwa: At üzerindeki tanrı
Katahzipuri: Büyü tanrıçası
Siwat: Gün tanrısı
İspant: Gece tanrısı
Hasamelis: Gezginlerin koruyucu tanrısı
Yarris: Salgın hastalık tanrısı
Kurunta: Av tanrısı
Şauşka: Aşk tanrıçası
Upelluri: Dünya'yı ve cennetleri sırtında taşıyan tanrı
Kamrusepas: Sihir ve şifa tanrıçası
Peki, bunlar içinde bir eksik var mı? 
Var... 
O da:
"Kibele!" ya da "Kybele"
Kibele, Anadolu kökenli ana tanrıçadır... Doğayı, doğurganlığı temsil eder.
Anadolu'da hükmünü sürdüren bütün uygarlıklarda onun izi vardır.
Şimdi bu yazı nereden çıktı diyeceksiniz.
Bu yazı; Anadolu'da, beti bereketi bir kenara bırakan ve hain tuzaklarda yitip giden evlatlarına gözyaşı döküp, ağıt yakan anaların, bacıların anısına yazıldı.
Milenyumun yaşandığı bir zamanda Anadolu'nun Kybele'leri mutluluğu, sevinci unuttu... Serseri ve acımasız kurşunlarla, pis tuzaklarla can veren oğullarına, eşlerine kardeşlerine yas tutuyorlar.
Van'da, Şırnak'ta, Yüksekova'da, Şemdinli'de ve yarın nerede olacağı bilinmez saldırılarda, pusularda akıp giden kardeşkanına ağlıyorlar.
Dört kitaptaki dualar kanı durduramıyorsa eğer,  alın size bir dua da Hititlerden...
Yeter ki kan oyunu sona ersin, kuklacıların parmak uçlarındaki kuklaları silkinip uyansın. 
İşte o Hitit duası:
"Tanrım, "
"Tanrım, beni yavaşlat.
Aklımı sakinleştirerek, kalbimi dinlendir.
Zamanın sonsuzluğunu göstererek, bu telaşlı hızımı dengele.
Günün karmaşası içinde, bana, sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sükûnetini ver.
Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginliği, belliğimde yaşayan akarsuların
melodisiyle yıka, götür.
Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardımcı ol.
Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret.
Bir çiçeğe bakmak için yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kedi
okşayabilmek için durmayı, güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı,
balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret.
Her gün bana kaplumbağa ve tavşan masalını hatırlat.
Hatırlat ki, yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda
hızı artırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim.
Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla.
Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması, yavaş ve iyi
büyümesine bağlıdır.
Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine
doğru göndermeme yardım et.
Yardım et ki, kaderimin yıldızlarına doğru daha olgun ve daha sağlam
olarak yükseleyim.
Ve hepsinden önemlisi…
Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirmek için cesaret,
değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmek için sabır, ikisi arasındaki
farkı bilmek için akıl ve beni aşkın körlüğünden ve yalanlarından
koruyacak dostlar ver."
Ne dersiniz? 
Bu dua:
-Âmin! Demeyi hak etmiyor mu?

Yazarın Diğer Yazıları