Şahin Akçap

Dingo'nun bağı

Şahin Akçap

Bu yazının Dingo'nun ahırı ile bir ilgisi yoktur diyerek devam edeyim.
Şansızlığının doruğundaki Dingo Efendi bu durumunu yana yakıla etrafındakilere anlatır:"
Bizim Salih'te olan talihin, kör talihi bile yok bende. O bile mutlu. Neye elini atsa tek yerine çiftini yakalıyor. Oysa ben tarlasına Temmuz'da kar yağan bir bedbahtım." Dertlenirmiş. Etrafındakiler de:
"Yazıyı yazan sana da bir talih yazmıştır, hele sabret de günü gelince sevincini yaşarsın." Diye teselli ederlermiş.
Küçük evinin mütevazı bahçesini her gün gezer, ayrık otlarını yolar, zamanı geldiğinde çırpaşların yol verdiği su kanalından bağını, bahçesini sularmış.
Yine bağını suladığı bir gün karnı sancıyıp fena halde burulmuş. Bir çırpıda bağının en dulda köşesine çömüp pantolonunu indirmiş. Guruldayan karnının sancısı geçsin diye çöktüğü yerde uzun bir süre kalmış. Bu süre içinde eline geçirdiği çubukla toprağı eşeliyormuş. Akan su toprağı iyice yumuşatınca çubuk dolanıp çamurlu toprağın içinde takılıp kalmış. Ne kadar zorlasa da çubuk takıldığı yerden çıkmıyormuş. Olduğu yerden toparlanıp kalkmış. Çubuğu iki eliyle kavrayarak yukarıya doğru hızla çekince küçük bir testi çubuğun ucunda ayaklarının önüne düşüp patlamış, çil çil altınlar her yana saçılmış.
Dingo Efendi başını göğe kaldırıp:
"Ey güzel Tanrım! Dingo'nun bağındaymış talihim de ser verip sır vermezmişsin."Diye sevinç çığlıkları atmış. Testinin çıktığı yeri derinlemesine kazan Dingo Efendi sayısız testiler çıkarmış hem de içlerinde çil çil altınlar dolusu. Sonradan anlaşılmış ki eski bir mezarlığın uç noktasındaymış bağının sınırları.
O'nun için derler ki:
"Allah vermek isterse Dingo'nun bağındaki gibi verir. Yeter ki versin."
Bu olay Anadolu'da bir efsane gibi yayılmış. Tembel oğulları, kızları olan toprak sahipleri; olur ya Dingo'nun Bağındaki gibi gömü takılır pulluklarına, kazma ve küreklerine de zengin olurlar diye bu efsaneyle oğullarını, kızlarını tarlalara, bağlara, bahçelere işlesinler diye göndermişler. Gömü bulmasalar da alın teri kattıkları toprakları helal ürün olarak dönmüş cümle tarım emekçisine.
Biliyorum bu yazım kirazlarını pazarlamayıp ta kiraz ağaçlarını hızarlarla, testerelerle biçen kiraz üreticilerine pek yavan gelecek ama unutmasınlar ki yaşadıkları sonuç ne Allah'ın gösterdiği revadır ne de kendilerinin. Bu ülkenin tarım ekonomisini yönetemeyenlerin affedilemez gafletidir. Eloğlu kiraz ve üzüm tanesi toplayan makinelerle hasat yapar, kooperatifleşip malına pazar bulurken; biz hasadımızı dış ve iç piyasaya pazarlamak yerine Suriye ile uğraşmayı marifet sayarsak sonuç testere ağzıdır.

Yazarın Diğer Yazıları