Şahin Akçap

Dilsiz martılar

Şahin Akçap

Ocak ayının ikinci haftasını kış kıyametle uğurlarken, güneşin azıcık yüzünü gösterdiği Pazar günü soluğu Akdeniz'in şirin plajlarının bulunduğu Konyaaltı kıyısında aldık. 
Bizim gibi düşünenler çoğunlukta olduğu için uzayıp giden kıyı yolu kalabalıktı. 
Çocuklar denizi taşlarken, fırsat bu fırsat diyen küçük bir köpek, genç adamın fırlattığı ağaç parçasının ardından şimşek gibi fırlıyor, sonrada dişlerinin arasına aldığı sopayı bir kez daha fırlatsın diye sahibine geri getiriyordu.  
Hafta arasında denizi altüst eden fırtına çekip gitse de geriye kalan küçük dalgalı deniz hala kıyılardan çektiği gri kumlardan kendini arındıramamıştı. Yağmuru damıtılmış kar beyazı bulutlar şekilden şekle giriyor, arada bir güney boyunca akan güneşin yolunu kesmeye çalışıyordu.
Kümeleşen martılar ise denizin üzerine doğru sessizce kanat çırpıp rızk arayışlarını sürdürüyorlardı. İşte o an fark ettim ki Akdeniz'in martıları dilsizdi. Ciyak ciyak öten tek bir martı yoktu. Oysa Marmara ve Karadeniz'de martıların çığlığı denizin dalga seslerini bile bastıracak kadar gürdü.
İstanbul'da bulunduğumuz bir sömestri tatili sırasında Lodos'un sakladığı balıklara bodoslama dalamayan martılar aç kalmış sonrada Akaretlerden, Mecidiyeköy'e doğru çıkan yolun sağlı sollu sokaklarındaki çöp bidonlarına saldırmışlardı. Sesleri aç kalmış ya da altı ıslak kalıp pişik olmuş bebeklerin sesine dönüşmüştü.
Ama Antalya kıyılarındaki martılarda çıt yoktu… Sessizdiler… Dalga sesleri olmasa kanat sesleri bile duyulacak kadar sessiz bir hayatın içindeydiler. Onların seyrinde olanlar ise sessiz sinema izliyor gibiydiler.
Martılar dilsizdi… Tıpkı düşünceleri olup da söyleyemeyen insanlar gibi sessiz ve sedasız…

Yazarın Diğer Yazıları