Şahin Akçap

Devletler omuz atıp, çelme takar mı?

Şahin Akçap

Türkiye ile kapı komşumuz Suriye ilişkileri düşmanca misilleme yarışı ile koptu gitti.
Suriye'nin top atışlarına Türkiye'de iki top atışıyla yanıt veriyor.
Bir onlardan, bir bizden...
Ve Akçakale'de okullar güvenlik nedeniyle eğitim veremiyor.
İnsanlar panik halinde.
Bu durumda futbol yorumcusu ağzıyla söylersek Suriye 1-0 önde.
Birincisi, önemli bir sınır kasabamızı derinden etkilemeye devam ediyor.
Geçen günde bir Suriye uçağını yolcularıyla uçuş sahasından alıp, indirdik.
Gerekçemiz uçakta Türkiye'nin güvenliğini tehdit edecek silahlar bulunabilme olasılığı.
Ve haberleri didiklediğimizde Suriye yolcu uçağında silah milah yok... Ama iddialara bakılırsa garip eylemler var.
Sözde bizim görevlilerimiz uçağın pilot ve mürettebatı ile yolcularına:
"Biz isteğimiz üzerine indirildik." Babından dilekçe imzalatmışlar. Ve hatta karşı koyan mürettebatın bir ikisini uçağı kuşatan maskeli görevliler bir güzel benzetmişler.
Bu neye benziyor biliyor musunuz? Mahallenin kabadayısının gözüne kestirdiği birini dövmeyi kafaya koymasına... Bunu yaparken yalnız mıdır? Değildir. Onu türlü badirelerden çekip alacak bir ağır ağabeyi mutlaka vardır arkasında. 
Öfkeli bakış attıktan, omuz koyup geçmekten, çelme takıp düşürmekten bir sonuç alamayınca ve dolayısıyla maraza çıkaramayınca Allah yarattı demeden dalmaya benziyor.
Son zamanlarda Türkiye böyle bir resmi anımsatıyor... Ardında ağabeyi görünümlü ABD'ye güven ve umut bağlayarak.
Sınırda gidişat iyi değil. 
Tampon bölgeye Amerika'nın askeri güç konuşlandıracağı haberleri ortamı daha da geriyor.
 Amerika'nın ezeli karşıtı Rusya'da devrede. Yani Mezopotamya'nın yüreğindeki sancı giderek yoğunlaşıyor, ağırlaşıyor. Bu savaşçı kımıltılar için ivedi olarak kitle demokratik örgütlerinin barışışçı tavır yaratması gerekiyor. Biliyoruz ki savaş denen lanet olgunun sonuçlarında kan faturası her zaman olduğu gibi halklara kesilir. 
Bir ülke sınırlarımızı ihlal mi etmiş, güvenliğimizi tehdit edip, yurttaşlarımızın canına mı kıymış, bütün bunların hesabı uluslararası antlaşmalardaki ölçütlere göre sorulmalıdır. Sen vurdun, ben de vururum mantığı sorunu çözmez, ancak büyütür, çözümsüzlüğe gider ve bir yerde infilak ettirir.
Yurtta barış, dünyada barış utkusundan saptığımız an sınır komşularımızın dost ve kardeşliğini kaybederiz. Ülkemizin bulunduğu coğrafyada cehennemi yaratan ülke konumuna düşeriz.
Bizi yönetenleri, tarihin savaş sahnelerine bir kez daha ama akıl gözüyle bakmalarını öneriyorum. Savaşların çıkış nedenlerinde aslında çok küçük bahanelerin yattığını fark etmekte gecikmeyeceklerdir.
Bence çok uluslu silah tüccarlarının ağababası ülkeler; Türkiye ile Suriye'yi kapıştırmak için sudan bahaneleri büyütme yarışındalar.
Aklın yolundaki o ilke, yani:
"Ne Amerika ne de Rusya!"
"Dünyayla bütünleşmiş bağımsız bir Türkiye!" Politikasından şaşmadan yürümeliyiz. Aksi takdirde sapmalar halinde; Büyük Ortadoğu Projesindeki ayak oyunları bizi tepetakla savaşın gayya kuyusuna iter... 
Ve de etrafımızdaki tüm dost ve komşu ülkeler bize baş düşman kesilir...

Yazarın Diğer Yazıları