Şahin Akçap

Dağların dorukları ağarınca

Şahin Akçap

Duydum ki soğuk eser Memedik… Savurur yelini, toza katar Haçort'un düzünü son güz rüzgârları. İlk kar ağartmıştır Erek'in lacivert doruklarını. Çoktan sobalar kurulmuş, ateşlenmiştir.

Kışlık giysileri küçülen çocuğunu aynaya tutuyor anası.

"Babana diyem de yenisini alsın. Yenisini almasa abeninkilere devam." Diyor çok çocuklu hanenin dört duvar bekçisi kadın.

Cumhuriyet meydanının atıl duruma bırakılmış taş duvarlı inhisar (tekel) binasının önüne kurulmuştur kestaneci. Hani soğuğun hoh dedirtip nefesle ellerin ısıtıldığı günlerde durup gram gram sıcaklığını hissetmek istediğimiz Bursa'nın, Düzce'nin ulu ağaçlarından toplanıp getirilen kestaneler. O binanın önünde geçen çocukluğum ve ilk gençliğimde kartpostal tezgâhının önünde rızk aradığımız günler nasıl da geçti rüzgâr örneği. 

Kışın sinyalini ilk Suphan ve Erek Dağı'nın dorukları verir. Bir sabah bir de bakmışsınız ki beyaza kesmiştir Artos Dağları. Zamanı gelmiştir:

"Yedi dağa bir bağa yağar kışın karı." Sözü.

Gürpınar'ın köylerinde çoktan kara gevenler kümeleştirilmiştir tezek dağlarının yanı başına. Kara geven baharda mavi çiçekler açtırır dikenlerinin üstünde. Sonra vınlayıp geçince bahar yaza teslim olur mavi çiçekler ve dikenlerle bütünleşir. Ağustos denildi mi tarlalarda, bostanlardan gelen köylüler nacaklarla kestikleri kara geven yükleriyle dönerler toprak damlı hanelerine. Tezek, maden kömürü kadar dayanıklı olmasa da yöre halkının yakacak ihtiyacında parasız yakıtıdır. Sac sobalara kümelenirken en altına kara geven çıra niyetine konur ki bir kibritte tutuşsun.

Bizim oralarda aile reisleri yaz aylarında odun ve kömürünü almışsa, doldurmuşsa odunluğunu odunla, kömürlüğünü kömürle ağadan ağa, paşadan paşadır. Kömür ve odun alınıp ta kapısına döküldü mü komşular seslenir:

"Hade güle güle yak komşum." Diye sanki evine paha biçilmez bir eşya gelmişçesine."

Şimdilerde kaloriferli evler yükseldi dağ dağ. Siteler de merkezi ısıtma sistemleri, kaloriferciler var. Tek dert yakılan kömür nitelikli mi niteliksiz mi?

Geçtiğimiz seneler bacımın konuğu olduğum Edremit deprem konutlarında kullanılan kömür vasıfsızdı. Kalorifer kazanlarının bacalarından göğe yükselen kara dumanlar Van Gölü'nün üzerine doğru kapkara bir bulut örtüsü olup yapışıyordu. Şamran Irmağının aktığı yüksek tepelerden bakıldığında görülen kentin manzarasını da bu kirli karbon monoksit yüklü kesif dumanın altında görünmez oluyordu. Dilerim şimdi kalorifer kazanlarının olduğu bacalar temizlenmiş, nitelikli kömürler alınmıştır.

"Kış demek dert demek." Diyen anam dertli dertli söylenmişti. Ama kışsız bahar, yaz güzel olur mu diye de düşünmek gerek. Hayat, doğanın değirmeninde öğünmeye devam ediyor. Yeter ki yitirilmesin huzur ve yaşam sevinci.

Yazarın Diğer Yazıları