Şahin Akçap

Cinsellik suçları!

Şahin Akçap

Küçük, sınır kentimizin Atatürk Lisesindeyiz. Şimdi yok... Depremde yıkıldı... Yıkıntılarının arasına Atatürk'ün adıyla beraber anılarımızda karıştı. Peki, anılar kaybolur mu? Kaybolmaz!
1970'lerde Beden eğitim öğretmenimiz Balkanlar Çekiç Atma Şampiyonu Mersinli Nurullah İvak'tı... Okulun duvar gazetesini çıkarıyorum ya; 
"En güzel yerine spor haberleri koy!" Diyordu.
Lise öğrencisiyiz ve dolayısıyla genciz... Ama ta o zamanlar Nurullah İvak öğretmenimizin bizlerle kurduğu diyaloglardan anladım ki rahmetli Gazeteci Ve Yazar Duygu Asena, Kadının adı yok romanında yazdıklarıyla yerden göğe kadar haklıydı.
"Bizim ülkemizde özellikle Doğu ve Güneydoğu'da kadın ikinci plandaydı ve adı yoktu."
Nurullah Hocamız da tıpkı Felsefe Hocamız İsmail Bey gibi hayattan bizi haberdar etmeye çalışıyordu. 
Yağışlı havalarda:
"Kızlar sınıfta kalabilir, biz delikanlılarla bir yürüyüş yapacağız."Derdi. O zaman anlardık ki işin içinde bize anlatacağı mahrem konular var. O da:
"Kız arkadaşlarımıza karşı daha dürüst olmayı, toplumun kadına bakış açısındaki yanlışları, dinde kadının aşağılanması diye bir şey yok. Onu din tacirleri uyduruyor."Diye anlatırdı. Yaşadıkça gördük ki anlattıklarında tek bir yanlış yoktu.
Nurullah Hoca cinselliğin su ve hava kadar önemli olduğunu sezdirirken, Biyoloji Dersine giren hanım hocamız, kız arkadaşlarımızı cinsellik konusunda bilinçlendirir miydi bilemiyorum. Ama bildiğim tek şey vardı o da bizim coğrafyamızda genç kızlarımızı yengeler bildikleri kadar bilinçlendirirdi. Ya da evlendiklerinde, gelin olduklarında erkeklerimize yön veren sağdıçların görevini yüklenirlerdi.
 Ve bir de tezgâh altı satılan özellikle Haydar Dümen imzalı poşetlenmiş kitaplar vardı. Onlar cinselliğimizin manifestolarıydı. Yakalanmamak kaydıyla gizliden alır, merak ettiklerimizi öğrenmeye çalışırdık. Toprak damlı evimizin bana ayrılan biricik fazla odasındaki karyolanın altında saklı tutuğum bu kitapların içine mahallenin pişiği(kedisi) Pamuk yavrulamış, doğum sırasında bıraktığı salyalardan Haydar Dümen'in kitaplarının sayfaları sanki zamk kabının içine düşmüşçesine yapışıp kalmıştı.  
Cinsellikteki gizem cinsellik tabusunu yaratmıştı. Evlendiğinde insanlarda üreme nasıl oluru bilmeyen karanlıkta yetişmiş bir genç nesil ile devam eden hayatın içinden sağlıklı birey çıkarmak zordu.
Günlerdir Sarah'ta söz ediliyor. Amerikalı Sarah Sierra... Meçhul bir kadındı... Kayboldu deniliyordu... Ajan olma olasılığından dem vuruluyordu... Sarah bulundu... Ancak ırzına geçilerek ve kafası taşla ezilerek öldürülmüş cansız bedeniyle...
Günün birinde Sarah'ın üzerindeki gizem örtüsü kalkacak... Ama bizim üzerimizde cinsellik saldırılarından öldürme dehşetinin şüpheleri hep kalacak.
Ülkemizdeki öldürme eylemleriyle ilgili bir araştırma yapılsa, inanıyorum ki nedeni cinsellik olan cinayetlerin oranı olağanüstü bir sayısallıkla istatistiklerin yüz kızartıcı kayıtlarına geçecek. 
Bu yıl din eğitimiyle ilgili ders ve dolayısıyla kitap sayıları çoğalacak. Seçmeli dersler arasında en az beş altı din konulu dersler velilerin ve öğrencilerin seçeneğine sunulacak. Bu girişim dini alet edenlerin, hurafe tüccarlarının maskesini düşüreceği gibi, çocuklarımızın dini gerçek kaynaklarından ve doğru olarak öğrenmelerine yol açacak. 
İşte tam bu noktada Kadından Sorumlu Bakanımız Fatma Şahin ve Milli Eğitim Bakanlığında ders ve kitaplardan sorumlu olanlara bir önerim olacak.
Lütfen önce kitapları en çok satan roman ve öykü yazarlarımızdan rahmetli Bekir Yıldız'ın Evlilik Şirketi, Beyaz Kan gibi öykü kitaplarını bir gözden geçirmeniz. O öykülerde cinselliğin nasıl kördüğüme dönüştüğüne tanık olacak, cinsellikle ilgili şimdiye kadar neden bir ders konulmadığına şaşıracaksınız. 
Bakan Fatma Şahin Gazianteplidir. Merhum yazar Bekir Yıldız Şanlıurfalı... 
Güneydoğu ve Doğu insanını anlatan o öyküler yirmi yıl önce yazılmış olsa da bugün bile cinsel eğitimden bir haber olanlara yol haritası oluşturabilir. Milli Eğitim programlarına Ortaokullarda başlayarak cinsellikle ilgili bir ders konulabilir.
Bugün evlilik kurumunu sadece cinsellik olarak algılayanların bilinçlendirilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve Kadından Sorumlu Bakanlığın el ele vermesi gerekiyor. İnanıyorum ki atılacak adım eğitimde devrim olarak nitelendirilecektir.
Amerikalı Sarah için de birkaç söz söylemem gerekiyor. 
Türkiye'ye gelen annesi, kızının cesedine kavuşmayı bile şans olarak niteliyor ve ülkemiz yetkililerine teşekkür ediyor. Ve o teşekkür sanki bir tokat olup çaresizliğimizin yanağında          şaklıyor...

Yazarın Diğer Yazıları