Şahin Akçap

Çıngıl

Şahin Akçap

Kocaman bir adam gibi görürlerdi beni. Oysa küçük bir çocuktum. Sebze halinden Sultan Erkan amcadan zerzevat,kasap Ziya'dan et,yoğurtçudan yoğurt alan babam bir de sarı yirmi beş kuruş harçlık verdi mi nefes nefese o yükü ta eve kadar taşırdım.

 

Büyük oğul olmak zordur.Yaz sıcağında Danış ve Besaret ağabeylerin aynalı(çatılı)evlerinin yanındaki koca gövdeli söğüt ağaçlarının altında ilk molayı verir sonra o yükleri taşırdım.

 

Ben bir ağabeydim.Hayır sözcüğü yoktu dilimde

 

"Haydi oğlum bi gayret!"Dedi mi babam ark temizler,kar kürerdim damlarımızdan da of demezdim.

 

En sevdiğim çıngıldı...Çıngıl da ne demeyin.Çılgın yoğurt mayalanmış küçük içi kalaylanmış bakraçlardı.

 

Çıngılı sarsmadan eve taşımayı başardığımda ödülüm üzerindeki kaymaktı.

 

O kaymağı dikkatlice alır ince cam tabağa yatırır bir de üzerine gül reçelini damıttı mı bütün yorgunluğum geçerdi.

 

Şimdilerde ne yoğurtçu dükkanları kaldı ne de çıngıl çıngıl yoğurtlar.

 

Marketlerde yüzü yoğurt,tadı yoğurt olmayan bir çeşit ucubelere kaldık.

 

Ancak hala apartman kapılarına kadar gelen sütçülerden süt alıp yoğurt mayalayan annelere tanık oluyoruz ki görüntülerinde aklımız çıngıllı günler geliyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları