Şahin Akçap

Cehenneme düşmemek

Şahin Akçap

En tehlikeli polemik (sözlü-yazılı atışma) sonunda sahneye konulmaya başladı.
Toplumsal hayat için en tehlikeli iki şeyi biliyoruz…
Birisi dinsel değerlerle oynamak…
İkincisi milliyetçi kimlikleri ön plana çıkararak hasımlaştırmaktır.
Yakın tarihimizde dinsel değerler mezhepsel özele indirgenerek acımasız bir kutuplaşmanın yaratılmasını sağlamıştı.
Çorum, Kahramanmaraş, Sivas, Reyhanlı olayları mezhepsel duyarlılıkların uzlaşmaz çelişkiye dönüştürülmesiyle katliamlara neden olmuştu. Hedef Aleviler ve onlara omuz veren sanatçılardı. Onlarca can yitirildi, ocaklar söndü olayların failleri bilinmesine rağmen göz ardı edildi.
Şimdi aynı korkunçlukta bir oyun sergilenmeye çalışılıyor.
Türk milliyetçiliği misyonunu yüklenen M.H.P ile Kürt sorununu savunan HDP karşı karşıya getirilmeye çalışılıyor.
İki parti de son yıllardaki sosyal gelişmeler iyi tahlil ederek ve seçmenlerine akılcı vaatler sunarak seçim barajını aşmayı başardı ve üçlü muhalefet oluşumun söz sahipleri oldular.
Son günlerde patlayan bombalar, askere ve polise yapılan saldırılar, ardından da teyakkuza geçirilen güvenlik güçleri toplumsal hayatı alabildiğine gerginleştirildi. Gerginliğin daha da artması ve çelişkilerin uzlaşmaz hale dönüşmesi için geri plandaki tırnak sürtücüler, her iki partinin liderlerini sözlü olarak atışmaya çekmeye zorluyor. Toplumdaki gerginlik her iki partinin tabanında da artmaya başlayınca liderler de sözlü dalaşmaya doğru itiliyor.
İşte tehlike buradadır…
M.H.P ve HDP liderlerinin sağduyuyu kaybederek birbirlerini suçlayıcı ve kırıcı polemiklere giriştikleri an kutuplaşma artar, önce liderler bazında baş gösteren sürtüşme ardından doğal olarak tabandakilere kayar ve korkulan olur.
Her iki partinin lideri için tarihsel bir dönüm noktasına gelinmiştir.
Ya akılcı ve soğukkanlı söylemlerle tabanlarındaki partililerini ve sempatizanlarını olumlu yönde etkilerler ya da tam tersini yaparak kavga ortamına doğru yuvarlanırlar.
Sayın Bahçeli ve Demirtaş tehlikeli bir viraja giren ülkemiz için tarihsel bir sorumluluk altındadırlar.
Birbirleri hakkında kırıcı, onur yaralayıcı davranışlar sergilemek ve sözler etmeye asla hakları yoktur. Çünkü ağızlarından çıkacak barış sözcüğü dışındaki her olumsuz söz fitili ateşlenmiş dinamit etkisi yaratır. İşte böyle bir durum da ülkemizi adım adım cehennemin içine doğru iter ki barış olgusu hiçbir değeri olmayan sözcüğe dönüşür.
O halde her iki lider paramparça olmaya götürecek yorumlardan ve sataşmalardan uzak durmalı, kendileriyle ilgili basında çıkan yorumları birbirlerine sorup doğrulamadan hareket etmemelidirler.
Son günlerde yaşananlar da gösteriyor ki erken seçime giden yolu alevler içine almak için o bilindik güçler hareket halindeler.
Dikkat diyorum…
80 öncesi yıllarda sahnelenen sağ sol çatışmasıydı… Ardından mezhep çatışması yaratılmaya başlandı. Şimdi de milliyetçi duygular ve değerler üzerinde oynanarak Türk ve Kürt kardeş kavgası çıkarılmak isteniyor.
Ana Muhalefet Partisi konumundaki C.H.P nin de bu tehlikeli çatışma ortamının yaratılmaması için özverili ve büyük çabalar göstermesi gerekiyor.
Türk’ü de… Kürt’ü de aynı ülkenin bin yıllık gemisinde… Yaratılmak istenen suni dalgaların etkisinin Ortadoğu ülkelerindekinden çok daha farklı olacağı asla unutulmamalıdır.
M.H. P ve HDP liderleri, şeytani yaklaşımları çok iyi okuyabilmeli ve tabanlarındaki seçmenlerinin kardeşlik ve barış kavramlarından asla uzaklaştırmamalıdır.
İktidar partisine gelince… Unutmasınlar ki hala yeni bir hükümet oluşumunda öncelikli görevlerini yerine getirmek sorumluluğu içindedirler. Onlara şu şablon sözle seslenmek istiyorum:
—Hiç kimse sizin hangi zor fırtınalarla boğuştuğunuzu düşünmez. Gemiyi sağ salim limana nasıl getireceğinizle ilgilenirler.
Erken seçim demiştim ya…
Son on günde yaşadığımız gözyaşı ve kahır günleri tüm partilerin seçimlerdeki güç dengesini olağanüstü etkileyecektir. Bugün en büyük parti benim diyen partiler o gün geldiğinde tabela partisine dönüşmekten kurtulamayabilirler…

Yazarın Diğer Yazıları