Şahin Akçap

Çarşı pazar

Şahin Akçap

Berberden çıkan komşum söylenirken önünü kestim:
-Ne oldu komşu? Kim kızdırdı? Diye sordum.
"Geçen ay saç sakala on beş lira alıyordu bizim berber. Bu ay yirmiye çıkarmış. İnsaf deyince payladı beni." Yanıtını verdi.
-Gel hele Perşembe pazarını dolaşalım kafan dağılır. Diyerek koluna girdim.
"Yahu anlarım berberi de henüz bizim maaşlarda bir artış olmazken fiyatına kafadan beş kayme koyması zoruma gitti." Diye söylenmeye başladı.
Pazar henüz kalabalık değildi. İlk durağımız karpuz sergisi oldu. Dilimlenen karpuzları görünce kulağıma fısıldadı:
"Vallahi ben dilim karpuz götürürsem eve yengen şak diye bayılır. Bu duruma mı düştük yaygarasını basar. Fiyatlar düşer bekleyeceğim."
Yinede sorduk. Dilimlenen karpuzların üzerine minik etiketler kondurmuş karpuzcu. En ince dilim dört, en kalını yedi lira.
Birkaç haftadır belediyeler pazarcılara sattıkları ürünlerin üzerine etiket koyma şartı getirmiş. Ne var ki baharın son ayının son haftasına geldiğimiz şu günlerde en çelimsiz salatalıkların fiyatı bir ile iki liranın üzerinde.
Meyve satan pazarcı tezgâhına yaklaşınca komşum heyecanlandı:
"Meyve ucuzlamış. Gel hele gel." Diye tezgâha yanaştı.
Pazarcı duyup gücenmesin diye sesimi kısarak:
-Komşu meyve fiyatları yarım kilo üzerine etiketlenmiş. Yenidünya iki lira görünüyor ama bir kilo olarak değil. Etiketlere dikkat et." Dedim.
Komşum şaşırdı. Tam küfrü basacaktı ki tezgâhtan uzaklaştırdım:
-Pazarcı ne yapsın. Ürünü elinde kalıp çürümesin diye yarım kilo fiyatıyla avlıyor müşterisini. Dedi.
Geçen yıl iki demet maydanoz elli kuruş iken bu yıl bahara rağmen iki demeti bir buçuk liraya çıkmıştı. Patates, soğan ve diğerleri de aynen pahalanmıştı. Pazarcının o eli bol tavrı gitmiş yerine kuyumcu hassaslığı gelmişti. Hani bir isyan sözcüğü sarf etse biri, şak diye gelen ilk yanıt, tarladan ya da seradan gelen ürünün mazotla pahalandığı ilk savunma sözü oluyordu.
Pazar berbatlaşan fiyatlarıyla vatandaşın ümüğünü sıkmaya devam ederken, marketlerde ürünlerin fiyatı sürekli çıkıştaydı. Pazarcı da, marketçi de, vatandaş da mutsuzdu. Bu durumu çok iyi analiz eden Ana Muhalefet Partisinin seçim söylemleri her grupta da ses buluyor. Ve üretenin, pazarlayanın ve tüketenin mutlu olmadığı bir Türkiye genel seçimlere doğru hızla yaklaşıyor.
"Onlar konuşur, biz yaparız." Diyenlerin sesleri, hayat kavgasının içinde zorlanan yurttaşların nabız atışında duyulmuyor bile.
Berbere kızan benim gibi emekli komşum:
"Beni düşünmeyeni ben niye düşüneyim. Bayram ikramiyeleriyle, garibanlara yönelik programlarıyla geleceklere oyum anamın sütü gibi helal olacaktır." Diyor.
Eh! Yeni Türkiye dedikleri, varak bardaklı saraylarının fotoğraflarıyla, karpuzcu sergilerinde dilimle satılan karpuzları bile alamayanların fotoğrafının yarattığı yaman fark artık gözlerden kaçmıyor.

Yazarın Diğer Yazıları