Şahin Akçap

Canlı bombaya dönüşmek

Şahin Akçap

  Şahin AKÇAP

 

Terörün aklını aldığı insanları bir düşünün.

 

Onlar kör inancın kurbanları. Koşullandırılmışlığın zavallı piyonları…

 

Hangi kutsal kitapta var; ölmek ve öldürmek insanı ölümsüz kılar diye.

 

Tüm dinlerde intihar yasaklanmıştır.

 

Gerekçesi:

 

“Tanrı verdiği canı yine kendisi alır.”Felsefesi içindedir.

 

Karıncayı bile incitmeyen bir dinin mensubu olup, insan canı almanın yasalar önündeki adı canilik ise din önündeki adı da cinnet değil midir?

 

O halde ölmeyi ve öldürmeyi göze almak insana bahşedilen varlığı ortadan kaldırmaktır ki karşılığı tüm dinlerde cehennemdir.

 

Kör inanç, körü körüne cennet arayışına çıkarken cehennemlik olmaktır.

 

Terörün kurbanları bir tarafa yaşadığımız güncel hayatta o kadar çok canlı bomba dolaşıyor ki? Üzerlerinde düzeneği hazırlanmış bombalar olmayan bu canlı bombalar hayatın stresinden bunalmış, sevgiyi kaybetmiş, şüphe ve hırs sarmalına yakalanmış, bunalım içinde sağduyusunu kaybetmiş insanlardır.

 

Geçim zorluğu… İşsizlik… Aile içi kavgalar ve çatışmalar… Politik düzenin geren ve yurttaşını nefessiz bırakan çekişmelerle dolu işleyişi… Tüm bunların kuşatmasındaki insan normal olabilir mi?

 

Sosyal hayatın gruplara ayırdığı, birbirine yabancılaştırdığı, sen ve ben tartışmalarına ittiği toplumlarda mutluluk, huzur, sevgi olur mu?

 

Televizyon dizilerindeki iyimserlikten uzak konular bile birer ateşlenmeye hazır tüfeğe dönüşmüyor mu?

 

Okumayan, şiirden, türkülerden uzaklaşan çağımız insanı birer makineye dönüşüyor. Doğayı katlediyor, katledenlere göz yumuyor, haksızlıklara boyun eğiyor, eğildikçe köleleşiyor. Ve tüm bu yanlış düzenin suçu ve vebali de inançlar üzerine yıkılıyor. Çıkış yolu bulamayan insan da mantık değerlendirmesini bir kenara iterek öfkeyi ve öç almayı hayatın bir parçası olarak algılıyor.

 

Ne yazık ki hayatın kırbacı omuzlara indikçe acılar çoğalıyor ve birikenler en küçük bir olayda kavgayla, çatışmayla ortaya çıkıyor.

 

İçe dönüklük, kaygıları bilinçaltında saklamak birer patlamaya hazır bomba olarak insanın ruhuna yükleniyor. Sevimsiz bir düzen yaşama sevinçlerimizi kıyım kıyım kıymaya devam ediyor. Çağımızın yalnızlaştıran dönüştürücülüğü ise asıl büyük tehlike.

Yazarın Diğer Yazıları