Şahin Akçap

Bir çift sözüm var

Şahin Akçap

Son yıllarda temcit pilavı misali ısıtılıp kitlelerin sofrasına sunulan geçmişte yaşananların acı hatıraları en çok kimlerin işine yarıyor biliyor musunuz?

Gencecik çocukların katledilmesinin göz ardı edilmesine…

Bal gibi hırsızlık dosyalarının sumen altı edilişine…

Tüyü bitmemiş yetim haklarının saray giderleri arasına savrulmasına…

Hukuksal değerlerin siyasallaştırılmasına…

Eğitimin abuk sabuklaştırılmasına…

İşsizler ordusunun sayısının hızla artmasına…

Başta emekliler olmak üzere tüm çalışanların hayat karşısında emeklerinin karşılığını alamamasına.

Say sayabildiğiniz kadar bunca yanlışlar sahnelenirken, tarihin içindeki vesikaların didiklenip araştırılması yerine, Batı dünyasındaki Ermeni lobilerinin Türkiye’yi dünya halkları önünde mahkum ettirilmesine çabaları sanki ülkemizin en can alıcı gündemiymiş gibi polemik konusu yapılıyor.

İnsan isterse tarihin içinde kalmış her olayı farklı biçimleyebilir, yorumlayabilir. Hele biçim verenlerin aklı kin ve fesat sarmalının gelgitlerindeyse tartışma daha bir boyut kazanıp var olan düzenin yanlış ve haksız işleyen çarklarına yağ sürebilir.

İndire Gandicilerin yaptıkları çirkinlikleri “Cambaza bak!” diye ipteki cambazı göstererek savuşturduklarını biliyoruz.

Sınıfsal çelişkileri, ulusal kazanımlardaki haksız paylaşımları bir kenara iten soyut tartışma ve çekişmelerin varacağı nokta, her zamanki gibi havanda su dövmekten veya körler sağırlar birbirini ağırlardan öteye geçebilir mi?

Anadolu’da her ne yaşanmışa ve yaşananlar kültürel ve etnik farklılık gösterse de ortak paydada aynı acıyı ve gözyaşını tüm halklar aynı oranda yaşamıştır. Siz bütün bunlar arasında haklı ve haksızlığı aramaya kalktığınız zaman, bulacağınız tek suçlu sömürüyü paylaşmaktan başka hiçbir şeyi düşünmeyen egemenler olur.

Ve varsa hesap sorulacak suçlu; kanı, gözyaşını, acıyı siyasi, maddi araç olarak görenlerdir.

Bir çift sözüm var…

Kavga ezilenlerin, sömürülenlerin ve koyun gibi güdülerin ayrılmadan, soyut tartışmaların bulanık havasında boğulmadan, sınıfsal bilincin mücadelesini iyi kavrayarak bir araya gelmesiyle kazanılır. Gerisi fasa fisodan öteye asla geçemez.

O halde…

Bir olmak… Diri olmak ve iri olmak ilkesi sağlam atılmış adımın adı olur.

Bugün bu adımı atacaklar tüm halkın güvenini de yanlarına alır ve yepyeni günlere kapılar açılır.

Yazarın Diğer Yazıları