Şahin Akçap

Beşir emminin bostanı

Şahin Akçap

İki yol giderdi küçük bahçelerin kerdiye, kerdilerin zamanla bostana dönüştürüldüğü Beşir emminin küçük cennetine.

Birinci yol, Van’ın Garipler Mezarlığından kent merkezine dolanı dolanı gelen yoldan, diğeri de Vali konağından Hasan Hüseyin amcaların kadim bahçesine çıkan yoldan ulaşırdık.

Beşir amca Tekel Başmüdürlüğünün gece bekçilerindendi. Rahmetli babamın daire arkadaşıydı. Onunla tanışıklığımız geceleyin kurduğu bekçi saatini babamın denetimine sunduğunda tanışmıştık. Sert yüzlü ama tatlı dilli toprak adamıydı.  Bir pazar günü bizi bostanına davet etmişti.

Hayatımın en güzel günlerinden biriydi o. Boy boy zembillerin ve sepetlerin dizildiği bostanında çalışırken bulmuştuk onu. Bütün sebze çeşitlerinin yayıldığı bahçesinden kendi ellerimizle biber, patlıcan, domates toplamıştık.

O günden sonra sıkça o bostandan taze nebatlar topladık. Nasıl da özenliydi. Nasılda yeşille ve yeşilin ana kucağı torakla haşir neşir olmuştu. Topladıklarımız sanki ondan kopan birer parça gibiydi.

“Geçtiğiniz yerlere dikkat edin, çiğnenmesin yeni çiçek dökmüş fideler.” Diye bahçıvan duyarlılığıyla uyarırdı.

Beşir emminin bostanında güz geldi mi gelip gidenlerin sayısı çoğalır, şenliğe dönüşürdü. Turşular, kışa kurutulup bırakılacak her türlü nebat sarı yüzlü parlak kamıştan sepetlere doldurulurdu.

Bir başka bostanda Van’ın Akköprü deresinin üzerinde Kasım emminin kurduğuydu. O da Beşir emmi gibi toprakla özdeşleşmiş, bereketin bulaştığı emekçi yüreği dilini tatlaştırmış bostan sahiplerindendi. Hemen aşağıda akan ve kaynağı Erek Dağından başlayan derenin üzerinde yemyeşil uzayıp giden bostanında yetişen ürünler her sabah güneşin henüz yeni ışıklarıyla toplanıp, Van sebze haline taşınırdı.

Bizim ellerin yeşil dünyasında bostanların özge yeri vardır. Her müstakil Van evinin bir avuç olsa da minik bahçelerinde günlük tüketim için yeşillikler üretilir. Bahçesi olmayanlar Vita, zeytinyağı tenekelerinin içinde maydanoz, soğan, marul yetiştirir. Camgüzeli çiçeklerin sevdalısı kadınlar birbirlerinden şitil şitil çiçekler takas eder, kimin saksısında ekilen çiçekler tomurcuklarını patlattıklarında:

“Gız Şükrüye tez gel menim şitilim çiçeğe durdu.” Sevinçlerine dönüşür.

Ama şimdi…

Hain başıbozuk kentleşme aç bir canavara dönüşüp bizim ellerin yeşilini yutmaya başladı.

2016 Yazında selam verip selam aldığımız birkaç günlük gezimizde gördük ki hala; cesurca, paraya pulu ellerinin tersiyle iterek betona direnenler de var.

Bunlardan biri de rahmetli Kasap Ziya emminin oğlu Hüsnü Türközü… Toprak ve yeşil dostu bu yürekler; etraflarını göğü delen betonlar kuşatsa da, şipşirin bahçeleriyle yeşile sahip çıkmaya devam ediyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları