Şahin Akçap

Ayıp ve utanç!

Şahin Akçap

Sen bir köşeye çekilmiş yoksul bir çocuktun.

 

Çizgiler içinde oynarken arkadaşların sen hüzünle boğuşuyordun o köşede.

 

Omzuna dokundum, silkindin. Sonra karardı gözlerin bayılıp düşmek üzereyken kollarımın arasına aldım.

 

Kahvaltısız gelmiştin o gün okula. Açtın, çantamdaki çomaçımı (arasında katık olan ekmek) seninle paylaştım.

 

Çok zekiydin. Ama yoksuldun anlayabiliyorum. Çok çocuklu bir aileye yetişemiyordu köylü babanın el, toprağındaki cebelleşmesi.

 

Okuyacağından emin olduğum öğrencilerime öğretmen ol derdim. Sana da demiştim hatırla.

 

Boynunu bükmüş:

 

“Polis olacağım ben.” Demiştin. Sonrada:

 

“Öğretmenlerimi hiç ama hiç unutmayacağım.” Demiştin.

 

Çok zaman sonra yeni yıl tebriki göndermiştin bana. Fiyakalı polis üniforman içindeki resmini de koymuştun zarfa.

 

***********

 

Ben çoktan emekli oldum sevgili öğrencim Oğuz.

 

Sana anlattığım aydınlık ve ışıklı yoldan hiç ayrılmadım.

 

Vatanını, milletini sevmeyi de…

 

Geçen gün eğitimdeki son değişikliklere tepki olsun diye yapılan eylemin içinde değildim. Ama yüreğim onların yanındaydı.

 

Tazyikli, boyalı su sıktı polisler.

 

Yetmedi…

 

Gözaltı yaparlarken biber gazıyla da nasiplendirdiler.

 

Öğretmendik ve yüreklerimiz bir aradaydı.

 

Sen onların arasında mıydın Oğuz?

 

Su hortumlarını üzerimize tutan, biber gazı püskürten ellerden biri senin miydi?

Hani anlatmıştım ya size…

 

Dünyanın neresinde olursan ol; taş atanların, tetik çekenlerin eli olma. Kim neye inanır, neyi düşünürse ona saygı duy. Dünyanın en değerli şeyi hürriyettir dememiş miydim?

 

Söyle yoksul köylü Şeref’in oğlu Oğuz söyle.

 

Öğretmenlere kalkan eller arasında senin ellerin var mıydı?

 

Sen var mıydın utancın ve ayıbın kalabalığının içinde öğretmenin suratına bir tokat gibi inenlerin arasında?

Yazarın Diğer Yazıları