Şahin Akçap

Asker

Şahin Akçap

Her askerlik yapan yurttaşımızın mutlaka bir askerlik anısı vardır…

Peygamber ocağı olarak adlandırılan kışlalarda sadece saldırma ve savunma sanatı öğretilmez. Sabır, arkadaşlık, dayanışma, paylaşma temel eğitim olarak sunulur.

Doğrudur… Çağımızda savaş teknolojisinin doruğa çıktığı bir süreçte gençlerimize uzun aylara dayanan askerlik göreviyle yükümlendirmek mantıkla çelişir. Bu çelişme fark edildiğinden bu yana askerlik süresi üç yıldan iki yıla sonra on sekiz aya ve derken bugünkü süreye indirildi. Kim bilir yurtta barış, dünyada barış utkusu gerçekleşirse ve savaşsız, sömürüsüz bir dünya yaratılırsa askerlik süresi daha da inecek belki de hiç olmayacak.

Yurdumuz insanı askerlik yapmayanı adamdan saymaz. Öyle ki kız istemeye gidildiğinde bile ekonomik durumdan önce:

“Askerliğini yaptı mı?” Sorusu sorulur. Geleneklerimiz de askerlik yapmayan delikanlıya kız verilmez ve hatta tam adam oldu gözüyle bakılmaz.

Gençliği süresinde serserilik yapmış delikanlılar için:

“Askerliğini yaparsa adam olur.” Temennisi son umut olarak görülür.

Kırsal kesimde bir araya gelmiş insanlar konuşacak hiçbir konu bulmadıklarında mutlaka sözü asker anılarına getirirler.

Ve her askerliğini ifa etmiş delikanlı için asker arkadaşı kardeş değerindedir.

Bir zamanlar Sivil Savunma Derslerinde lise son öğrencilerine askerlik ön bilgisi sunulurdu. Askere gittiği zaman acemilik çekmesin, çabuk uyum göstersin amaçlıydı ders konuları.

Ve biz o dönemlerde işi gırgıra alır, askerin tarifini şöyle yapardık:

“Kep ile potin arasına sıkıştırılmış, karnı kuru fasulye ile doldurulmuş, bulgur pilavı ile takviye edilmiş yârsiz ve gamsız rütbesiz şahıslara er ya da asker denir.”

Komutanları için bir asker:

Üşümez… Acıkmaz… Korkmaz… Ağlamaz… Gülmez… Acı duymaz!

Uğruna türküler yakılmış ve Mehmetçik lakabıyla şöhretleşmiş askerimiz çok çileler çekmiştir.

Yemen’de, Kore’de, Afganistan’da…

Yemen türküsünde o çileler anlatılır.

Benim kuşağımın öncesindeki kuşaklarda bir gazoz şişesi su ile nasıl sakal tıraşı olunduğu. Bitle, pire ile nasıl mücadele edildiği söylene gelir.

Ve bizim olmayan Kore gibi topraklarda nasıl ziyan edildikleri yazılır.

İşte o askerimiz şimdi başarısız iç ve dış politika yüzünden huzursuz. Terör eylemlerinin acımasız nişangâhında!

Yurtta barış, dünyada barış politikasına dudak bükenlerin gafletleri yüzünden doksan kilometrelik en uzun Suriye sınırımızda teyakkuz halinde. Barış süreci diye adlandırılan projedeki gayri ciddi büyük hatalar yüzünden tehdit altında.

Bunu fark eden Silvan Alay Komutanının tepkisi… Kendisi gibi subay olan kardeşi Ali’nin şehit edilmesinin ardından yapılan cenaze töreninde sabrı çatlayan bir yarbayın insafsız politikalara karşı haykırışı gelinen hassas noktanın acı fotoğrafları.

Bugün şehit ailelerin yoksul ocaklarından yükselen feryatlarına kulak tıkayanların sağırlığı, akan kanı olası erken seçime malzeme yapma kurnazlığında olanların aymazlığı ve bu topraklarda her yok edilen hayat için benimki, seninki diyen iğrenç zihniyet yansımaları yaralı yüreklerimizi daha da acıtmaya devam ediyor.

Asker…

Kınalı keklik diye bağrımıza bastığımız evlatlarımız, yoksul evlerin kan çiçekleri olarak açmaya devam ediyor. Ancak unutulmasın ki her akan kanın bedelinin hesabı mutlaka sebep olanlardan misliyle sorulacaktır. Bu namertliğin hesabı asla öbür dünyaya havale edilmeyecektir. Er geç!

Yazarın Diğer Yazıları