Şahin Akçap

Analara kıymayın efendiler!

Şahin Akçap

Yurdumuzun Doğusundan Batısına göç edenler arasında birde 77 yaşındaki Nazife Babayiğit var. Dağdaki oğluna kazak örüp gönderince mahkemelik oldu ve 6 yıl tutuklanma cezasına çarptırıldı. Ancak hukuk mücadelesi devam etti; ceza iki yıl bir aya sonra da Erbakan yasası diye anılan ev mahkûmiyetine çevrildi. Şimdi Nazife Babayiğit ayak bileğindeki elektronik kelepçeyle hayatını devam ettiriyor. Evinden çıkıp yasal mesafeyi aştığı an tutuklanacak ve iki yıl bir aya indirilen cezasını hapishanede çekecek.
Peki, oğlunun dağa çıkmasına neden olan suç onun mu?
Değil!
O mu dedi, oğul al silahı eline, katıl onlara?
Bin kere hayır!
O bir anaydı. Dünyaya bir evlat getirmek suçtuysa o bir suçluydu.
Bu ülkenin karmaşık sosyal ve ekonomik sorunlarını çözemeyen; basiretsiz, beceriksiz siyasilerinin, yönetenlerinin kendi bölgesindeki insanlarına biçtikleri hayat şekli yüzünden oğlunu istenmeyen bir savaşın içinde kaybetmişti.
Nazife ananın ailesiyle ilgili sosyal bir araştırma yapılsa; Çanakkale'de belki de Yemen'de bu ülke için savaşırken can veren aile bireylerine rastlanacaktır.
Evet... Evet... O bir yüreği yaralı ana... Tek günahı kim bilir hangi dağda, vadide elinde silahla yaşayan oğluna içine analık kokusunu sindirdiği kazağı ulaştırması için oğlu yaşıtı gençlere emanet etmesiydi. Ancak o gençler terör örgütüne yataklık yaptıkları için 
Nazife kadınla ilgili haberin altında yorumlar vardı... Yorumlardan birinde:
"Oralardan niye gelmişler buralara. Ne işi var buralarda?"Sorusu yer alıyordu.
Bu satırların atmışa merdiven dayamış yazarı olarak şunu söylemeliyim ki ahir ömrümde birlik ve beraberlik, kardeşlik ve barış dışında hiçbir düşünceyi yüreğimde ve bilincimde barındırmadım. İddia ediyorum ki Anadolu Kardeşliğiyle ilgili yazdığım yazılar kalın ciltli bir kitap olur. Ama niye yalan söyleyeyim o okurun, o yorumu bizim ülkemizde barışın çok zor yeşereceğinin umutsuzluğunu sardı kalbime.
O yorumun sahibine söylemek isterim ki bugün elinde dağlarda silahla gezenlerin yüzde ellisi doğup büyüdükleri topraklarımızdan soğutulan, ayrılık gayrilik yaratanların yanlışlığında incinenlerdir.
Batı Anadolu'ya göç edip de çocukları ırkçı yaklaşımla okullara kayıt edilmeyen, zorluklarla karşı karşıya bırakılıp tekrar geldikleri kan davasına, işsizliğe, çaresizliğe dönen çok aileler bilirim.
Nüfus cüzdanımda bir Doğu kenti yazıldığı için horlandığım ve Kunta Kinte muamelesi gördüğüm çok zamanlar oldu.
Yani bugün kardeş kavgasını ve akan kanı ve gözyaşını çoğumuzun yanlış değer yargılarıyla biz yarattık.
Bence Nazife Babayiğit ananın bugün ayak bileğinde elektronik kelepçeyle yaşamasına neden olan oğluna örüp gönderdiği kazak büyüteç altına alınmalıdır. Hem iktidarın akillerince hem de onlara alternatif olarak ortaya çıkan akiller tarafından....
Bugün bu ülkeyi kan denizine dönüştürmek isteyen iç ve dış hainler çok iyi bilsinler bunu başaramayacaklardır. Artık Türk ve Kürt et ve tırnak gibi. Her Türk ailesinin sülalesi içinde Kürt gelinler, damatlar var. Her Kürt ailenin içinde olduğu gibi... Yeni doğan çocuklara Anadolu Kardeşliğinin ölümsüz türküleriyle büyüttüğümüz sürece et ve tırnağı hiçbir güç ayıramayacaktır.
Anadolu insanı ne Arap âlemi halklarına benzer ne de Afrika halklarına!
Anadolu insanı olağanüstü bir kültür kaynağı içinde yoğrulup şekillenmiştir. İnançları ve değerlerinde birlik ve beraberlik vardır. Yunus Emre vardır... Karacaoğlan vardır... Mevlana vardır... Ahmet-i Hani vardır, Karacaoğlan, Pir Sultan, Nazım, Yaşar Kemal, Livaneli vardır.
Dilerim içimizde yaratılmaya çalışan fırtınalardan arınır, aklı balı davranırız.
Suçlu Nazife ana değil... Suçlu Nazife anaların evladını bir arada ve kardeşçesine tutamayan yanlış, karanlık amaçlı politikalar ve onların uzantılarıdır.
Bilinsin ki Nazife ananın elektronik kelepçesi ayak bileğinden çıkarılıncaya kadar benim de yüreğim prangalıdır!

Yazarın Diğer Yazıları