Şahbettin Uluat

Van ve iç göçler

Şahbettin Uluat

1- Genel Anlamda Göçler

Göç en basit ifadesiyle, insanların doğup büyüdükleri ya da yaşamakta oldukları topraklardan ayrılıp yerleşmek amacıyla başka bölgelere gitmeleri olarak ifade edilebilir.

Türk Dil Kurumu sözlüğündeki tanımı şöyledir;

"Ekonomik, toplumsal, siyasal sebeplerle bireylerin ve toplulukların bir ülkeden başka bir ülkeye, bir yerleşim yerinden başka bir yerleşim yerine gitme işi, taşınma, hicret, muhacerat."

Bu tanımlara göre, siyasal, ekonomik ve toplumsal nedenler, doğal afetler bildiğimiz dünyanın başlıca göç nedenleridir. Savaşlar ve iç çatışmalar da bu nedenlerin önemli bir kısmının tetikleyicisidir.

Aklı başında herkes bilir ki, insanların doğup büyüdükleri, alıştıkları ortamlardan ayrılmaları, yabancısı olduğu bir yere gitmeleri; gittikleri bazen dillerine ve dinlerine yabancı insanların yaşadığı yerlerde yeni bir sosyal çevre edinip yerleşmeleri, oralarda huzur bulmaları kolay şeyler değildir. Bu nedenle iyi kötü bir barış ortamında yaşarken; az çok bir geçim düzeni varken kimse kolay kolay yerini yurdunu terk etmez.

Ne var ki her zaman bizim bireysel iradelerimizi de etkileyen daha büyük iradeler devreye girer; bizleri kitle halinde kimi belirsizliklere zorlayan, yönlendiren soyut ve somut fırtınalar çıkar ve diğer pek çok insan gibi bizleri de önüne katıp sürükler, topraklarımızdan koparıp başka diyarlara göçmeye zorlar.

Baskı altındaki insan bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde göç yollarına düşer. Bilmediği yerlere yönelir. Karşısına kimi yeni kapılar köprüler açılırken eskileri bir bir kapanır ve bu yolculuklarında duruma göre çok sıcak ya da çok soğuk etkiler yapabilen süreçlere katlanmak durumunda kalır. 

O çok sıcak durumların bazıları geride bırakılmış olan memleketin havasına, suyuna, doğasına, sokağına, çarşısına, diline, dinine, geleneklerine özlem olarak kuşatır insanı.

Soğuk durumlar ise, yeni taşınılan yerdeki fiziksel ve sosyal çevrenin yabancılığı; insanların mesafeli duruşu ile bunlara bağlı olarak hissedilen yoğun yalnızlık duygusu şeklinde yaşanır.

Zamanla sıcak olanlar yakıp kavurmaya, soğuk olanlar üşütüp dondurmaya başlar. Adınız, renginiz, diliniz, dininiz, yaşınız ne olursa olsun bunu yaşarsınız. En hafifinden en ağırına uzanan düzlem üzerinde bir yerde nasibinize düşeni alırsınız.

Göçlerin nedenleri ve zamanları etkilerinin yoğunluğunu arttırır ya da azaltır.. Zorlamanın olmadığı bir ortamda , teknolojik ulaşım araçları kullanılarak yapılan göçlerin etkisi her zaman zorunluluğun baskısı altında ve ilkel yöntemlerle yapılan göçlere göre daha az yıpratıcı olur.

Nedenlerine bağlı olarak göçlerin bir kısmı da, kimi sıkıntılarına rağmen göç edene yarar sağlar ve genel anlamda pozitif sonuçlar doğurur. Kişilerin ya da toplulukların kırsaldan kentlere, kentlerden büyük kentlere eğitim ve çalışma nedenleriyle, daha iyi sosyal koşullarda yaşama arzusu ile kendi tercihleri olarak yaptıkları göçler bunlardandır.

Yaşadığı yerleşim yerine sığmayan, işini, ticaretini, mesleğindeki konumunu yükseltmek isteyen insanlar kendi özgür seçimleriyle göç ederler.

Eğitim önemli bir göç nedenidir.

Tedaviye, iklime, rakıma bağlı sağlık göçleri de pozitif amaçlı göçler arasındadır.

Van'a ve Van'dan yapılan göçlerin bir kısmı bu amaçlarla yapılmıştır, yapılmaktadır.

2- Van ve Göçler

Günümüz Van'ı artık idari anlamda, sağlık, eğitim anlamında önemli bir bölgesil merkez haline gelmiş, bu yönüyle yakın iç ve dış merkezlerden göç almaya başlamıştır.

Aynı nedenlerle Van'dan il dışına göçler de yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. İşi ve ticaret hacmi Van sınırlarına sığmayan sermaye sahipleri, yaşadıkları kalp, tansiyon sorunları nedeniyle daha düşük rakımda yaşamaları önerilen yaşlı insanlar, Van'da kendilerine uygun iş alanları bulamayan kafa ve kol emekçileri ile aileleri bu nedenlerle ülkenin başka bölgelerine, şehirlerine göç etmektedirler.

Öte yandan göç tanımında yer alan nedenlerden olan "toplumsal, siyasal sebepler" de son kırk yıllık süreçte Van'a ve Van'dan ülkenin başka bölgelerine yapılan göçleri ciddi anlamda tetiklemiş, zaman zaman hızlandırmıştır.

1980'li yılların ortalarına kadar her yıl, dünyanın her yerinden on binlerce turisti kendine çeken, Kapadokya ile İshakpaşa Sarayı arasında deniziyle, doğasıyla bir mola noktası olan Van o tarihlerden sonra bölgede ortaya çıkan (ya da bilinçli olarak çıkartılan) güvenlik sorunları nedeniyle turizm anlamında kayıplar yaşamaya başlamıştır.

İşletmeler kapanmış, turizmcilerin bir kısmı başka alanlara yönelirken, diğer bir kısmı sahil şehirlerine gidip oralarda çalışmak zorunda kalmıştır.

İş bununla da bitmemiş bölgedeki (şimdi daha net görüldüğü gibi Fetö'nün de katkısıyla) artan  gerginliklerden rahatsız olan aşırı duyarlı kimi hemşerilerimiz de huzur kaygısı ile Van'dan başka şehirlere göç etmeye başlamıştır.

2011 yılı kış mevsiminde yaşadığımız deprem felaketi de Van'dan bölge dışına yapılan göçleri ciddi anlamda hızlandırmıştır. İki büyük deprem ve bitmek bilmeyen artçı sarsıntıların sarstığı  Vanlılar devletimizin de beklenmedik ve güçlü desteği ve yardımı ile ülkenin başka bölgelerine taşınıp yerleşince / yerleştirilince kent ciddi anlamda tenhalaşmıştır.

Gidenlerin bir kısmı deprem sonrası da geri dönmemiştir.

Depremin neden olduğu maddi yıkımlar zaman geçirmeden işe el koyan devletimiz eliyle Van ve Erciş merkezleri ile köylerinde yaptırılan ve sayıları on binleri bulan yapılarla ciddi anlamda giderilmiştir.

Ne var ki, deprem öncesi yaşadıkları evler zarar gördüğü için o afet evlerinde hak sahibi olan yurttaşların bir bölümü geri döndüklerinde bu yeni ve modern evlere taşınmamış, bunun yerine şehir merkezindeki depremden fazla etkilenmeyen eski evler ile, depremden sonra güçlendirilmiş binalarda yaşamayı tercih etmiştir. Bir bölümü de gittikleri şehirlerde kaldıkları için kendileri için yapılan evlere gelmemiştir.

Öyle olunca da, devlet eliyle şehrin zemini sağlam muhtelif bölgelerinde yapılan konutlar ve toplu yaşam alanlarının bir kısmı boş kalmıştır. 

Doğa boşluk kabul etmez. Van dört mevsimin yaşandığı güzel, havası temiz, denizi olan tarih ve doğa cenneti bir şehir. Boşluklar fazla vakit geçmeden pek çoğu Van'ın yakın il ve ilçelerinden göç edip gelenler tarafından doldurulmuştur. O göç süreçlerinde işbaşında bulunan yerel yönetimler de teşvik edici ve cesaretlendirici katkıları olmuştur ve doğal olarak kentin seçmen yapısı da bir ölçüde değişmiştir.

Yeni gelen yurttaşların bir kısmı hak  sahipleri ile anlaşıp deprem nedeniyle yapılmış olan elektriği, suyu, alt yapısı hazır binaları düşük paralarla satın almış ya da cüzi paralarla kiralamış ve içlerine  yerleşmiştir. Diğer bir kısmı da yoğun olarak kentin kenar mahallelerinde olmak üzere değişik bölgelerinde kendilerine yeni yaşam alanları bulmuş, oluşturmuşlardır.

Bütün bu süreçlerden sonra Van'ın ve Erciş'in nüfusları verdikleri büyük göçlere rağmen deprem öncesine göre daha da artmıştır.

Bu arada, depremin sarsıntısıyla şehirden çıkmış olan hemşerilerimizin önemli bir kısmı gittikleri yerlerde kalmayı seçmiş, geri dönmemiştir. CHP'nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce seçim sürecinde Van'da yaptığı konuşmada "geçen yıl İstanbul'a en büyük göçü veren şehir Van olmuş" diyerek göçün boyutlarına dikkat çekmiştir. Öte yandan kimi hemşerilerimiz tarafından ve gidenler sayesinde Antalya da artık "ikinci Van" olarak anılmaya başlanmıştır. Hatırı sayılır sayıda Vanlı da ülkenin diğer kentlerinde kendilerine yeni yaşam alanları bulmuş ya da oluşturmuştur. .

Van bugün göç vermiş ve almış haliyle bambaşka bir şehirdir.

Yeni gelenlerin büyük bir bölümü kendi gelenek ve değerlerini de koruyarak kent yaşamına ciddi anlamda uyum sağlamış, varlıklarıyla kente katkı sağlamaya, kentin olanaklarından yararlanmaya, göç kaynaklı güçlükleriyle baş etmeye başlamışlardır. 

Şimdilik Van halkı için her şey yolunda görünmektedir..

Ne var ki, coğrafyamız dün olduğu gibi bugün de girdikleri yerleri harabeye çevirip kanın, barutun, tozun dumanın arasından yıkılan şehirlere, ölen, sakatlanan ve göçmen olup yollara düşen insanlara bakmadan çıkar peşinde koşan sözde demokrat ve insan haklarına saygılı, gerçekte sömürgeci, emperyalist ülkelerin ilgi alanındadır. Ellerindeki yıllar öncesinden hazırlanmış çeşit çeşit planlarla son Fetö darbe girişimi örneğinde olduğu gibi hazırda beklemektedirler.

Bu durum tek yumruk halinde, birlik içinde ve güçlü olmamızı zorunlu kılmaktadır ve şimdi artık önümüzdeki seçenekler de netleşmiştir. 

Van'ın eski ve yeni insanları olarak ya dayanışma halinde kardeşlik duygularıyla, barış içinde ve hoşgörü temelinde şehrimize birlikte sahip çıkacak, karşılıklı anlayış ve hoşgörüyle beraber yaşayacağız ve ilimizin gelişmesinden, büyümesinden, zenginleşmesinden de birlikte yararlanacağız ya da yüzleşeceğimiz muhtemel sıkıntılara yine hep birlikte katlanmak durumunda kalacağız.

Bireyler gibi toplumların da karar anları vardır ve kimi karar anları yaşamsal önem taşır. 

Yazarın Diğer Yazıları